"Siz yalancı ve kâfir olmuşsunuz!.."
12/06/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Abdullah-i Tercüman: "Hıristiyanlar din ve mezheblerinde
yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır."
Mehmed Zihni Efendi son devir Osmanlı âlimlerindendir. 1262 (m. 1846)’da
İstanbul’da doğdu. Tahsilini ikmal ederek Ulûm-i âliye şehâdetnâmesi aldı.
Galatasaray Lisesi Ulûm-i Dîniyye Muallimliği, Mekteb-i Mülkiyye (Siyasal
Bigiler Fakültesi) Muallimliği, Maarif Nezâreti Teftîş Encümeni Reisliği
görevlerinde bulundu. Halvetiyye-Şabaniyye şeyhi Mehmed Necib Efendi’ye intisab
ederek tasavvufta yükseldi. 1331 (m. 1913)’de İstanbul’da vefat etti. Çok kitap
yazdı. Bunlardan, Abdullah-i Tercüman’ın yazdığı “Tuhfetü'l erib” kitabına
yaptığı tercümede şöyle nakleder:
Hıristiyanlar din ve mezheblerinde yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır.
Birinci fırkanın itikadına göre -hâşâ- İsa aleyhisselam Allah'tır, halık
ve baridir! Yerleri, gökleri yaratmıştır. Şimdi onlara deriz ki:
-Siz yalancı ve kâfir olmuş ve İncillerinize muhalefet etmişsiniz. Zira
Matheus İncilinin 26. faslında söyle denilmektedir: [İsa aleyhisselam,
Yahudilerin kendini yakaladıkları geceden evvel Havarilere, ölüm kaygusundan
dolayı (Pek sıkıntıdayım, bayılacak hâldeyim) deyip, sonra hüznü arttı,
hâli değişerek yüzüstü kapandı! Ve ağlayıp yalvararak (İlahi bu ölüm
kâsesinin benden sarf ve tahvil-i mümkünse; sarf eyle. Benim dilediğim değil,
senin istediğin olsun) dedi.]
Bu yazılana göre Hazret-i Mesih, bir insandır. Ölümden korkmakta ve aciz
kalmaktadır. Ayrıca, 'İlahi' hitabıyla yalvarmaya başlaması ile, bir
ilahı, bir mabudu olduğunu ortaya koymuş olur...
Hıristiyanlar bir taraftan Hazret-i İsa'da mahluklara mahsus, korku ve hüzün gibi birtakım hâllerin görüldüğünü söylerken; bir taraftan da, Allah'ın kudretinden şüphesi olduğunu ilave etmişlerdir. Çünkü (ölüm kâsesinin benden sarf ve tahvili mümkün ise...) demek, kudret-i ilahiden şek ve şüphe etmektir. İsa aleyhisselam eğer, Cenab-ı Hakk'ın hiçbir şeyden aciz olmadığını biliyorsa, (mümkün ise) demesinin manası nedir? Yok eğer ölüm kâsesinin kendisinden uzaklaşmasına, Cenab-ı Hakk'tan kuvvet ve kudreti olmadığını biliyorsa, ona o hususta yalvarmasının manası nedir? Allah Resulü, Cenab-ı Hakk'ın kudret ve kuvvetinden hiçbir zaman süphe etmez. Hakikat odur ki, İsa aleyhisselam. Allahü tealanın hiçbir şeyde aciz kalmayacağını, kendilerinden mucize ve harika olarak her ne çıktı ise kudret-i ilahiyye ile meydana gelmiş olduğunu yakinen bilirlerdi.