“Mümine kibir yakışmaz!”
04/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Halîfe Hârun Reşid hac yoluna çıktı bir sene. Dönüşte debdebe ve ihtişamla
Bağdat'a giriyordu ki, Hazret-i Behlül önüne çıktı birden.
“Ey Hârun!” diye seslendi.
Halîfe, yüzündeki perdeyi kaldırıp “Buyur ey Behlül,
bir arzun mu var?” diye sordu.
Hazret-i Behlül;
“Ey Hârun! Allah’ın Habîbi Beytullah'tan dönerken
senin gibi yapmazdı” dedi.
Halîfe sordu:
“Nasıl yapardı peki?”
“O, bir tek kızıl deveye biner, başı önünde,
tevâzu göstererek gelirdi. Sen de bu usûle riâyet edersen Hak teâlâ indinde
kıymetli olursun. Zîra kullara karşı gurur, mümin olana hiç yakışmaz” dedi.
Ve sordu yine:
“Ey Hârun! Beytullahtan halkına ne hediye getirdin?”
Hârun Reşid merak etti:
“Ne hediye getirmeliydim?”
“O hediye, Allah ve Resûlünün sevgisidir. Eğer halkına
bunu verebilirsen en güzel hediyeyi götürmüş olursun onlara.”
Hârun Reşid, ağladı!
Ve ricâ etti ki:
“Devam et yâ Behlül!”
O, dedi ki:
“Ey Hârun! Sen bir hükümdârsın. Sakın adâleti elinden
bırakmayasın. Mülkünde bir suçsuz kimse zulüm görse, onu senden sorarlar.”
Hârun, ona bir kese “altın” verip “Lütfen şu
hediyemi kabul et” dedi.
Ancak o, kabul etmedi.
“Bunu fakîre ver” dedi.
Ve ayrılıp gitti...
Halîfe de gözyaşları içinde yoluna
devam etti!