Müceddidler, İslâm dininin bekçileridir

27/03/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, bid’atleri, yanlış inançları, kendilerinden bir şey ilave etmeden dini eski hâline getiren müceddidlerdir.

 

Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, toplayan, kitaba geçiren; açıkça bildirilmemiş, kapalı bildirilmiş olan bilgileri de anlayıp, açıklayabilen derin âlimlere Müctehid denir. Hicretten 400 yıl sonra, Mutlak müctehid yetişmedi. Müctehide ihtiyaç da kalmadı. Çünkü Allahü teâlâ ve Onun Resulü Muhammed aleyhisselâm, kıyamete kadar, hayat şekillerinde ve fen vasıtalarında yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin şâmil olan ahkâmın hepsini bildirdiler. Müctehidler de, bunların hepsini anlayıp, açıkladılar. Sonra gelen âlimler, bu ahkâmın, yeni olaylara nasıl tatbik edileceklerini, tefsir ve fıkıh kitaplarında bildirirler.

Câhiller ve din düşmanları tarafından Müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, bid’atleri, yanlış inançları, kendilerinden bir şey ilave etmeden dini eski hâline getiren müceddidlerdir. Hadis-i şerifte, (Her yüz yılda bir müceddid gelir. Ümmetimin işlerini yeniler) buyuruldu. Mesela, sultanlar içinde Ömer bin Abdülaziz, din bilgilerinde İmam-ı Şafii, tasavvufta Marûf-i Kerhî, esrar bilgilerinde İmam-ı Gazâlî, feyiz vermekte ve harikalar, kerâmetler göstermekte, Abdülkadir Geylânî, hadis ilminde İmam-ı Süyûtî, tarikat, hakikat ve akaid bilgilerinin inceliklerini açıklamakta ve kalplere akıtmakta İmam-ı Rabbânî, müceddid idiler. Hepsi, İslamiyetin yayılmasına, kuvvetlenmesine hizmet ettiler. (Mekâtib-i şerîfe)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: “Bugün, kalpler kararmış olduğundan, bid’at sahibinin işleri iyi ve güzel görülürse de, yarın kıyamet günü, kalpler uyandığı zaman, bunların zarar ve pişmanlıktan başka bir netice vermedikleri görülecektir.”

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir: (Sözlerin en iyisi, Allahü teâlânın kitabı, yolların en hayırlısı, benim yolumdur. İşlerin en kötüsü, bu yolda yapılan reformlardır. Her bid’at sapıklıktır.) [Mektubat-ı Rabbani 1/186]

Müslüman olan Alman ilim ve fikir adamı  Dr. Hamid Marcus diyor ki: "İslam dininde akla sığmayan, inanılması mümkün olmayan hiçbir inanca rastlanmaz. İslamiyet’te, modern ilimlere uymayan hiçbir nokta yoktur. Emir ve telkin ettiği bütün hususlar, tamamıyla mantıkî ve faydalıdır. İslamiyette, diğer dinlerde olduğu gibi, imanla mantık arasında hiçbir ayrılık yoktur."

Fransız Roger Garaudy de diyor ki: "İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinlerse, çağların arkasında sürüklendi. Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu. Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre tahrif edildi. Kur’ân-ı kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O zamanı değil, zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır."