"Son nefeste benim hâlim ne olacak?.."
05/04/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Ali Bekka hazretleri çok ağlardı. Gözyaşı aktığı yerleri
kısmen çürütmüş, yüzünde iz bırakmıştı. Devamlı ağlamasının sebebini
sordular...
Bir mümin kardeşine "Allah iman selameti
versin" demek, ne güzel bir duadır. İmanla ölmek, en büyük
nimet, en büyük gayedir. Mübarek zatlar yani âlimler, evliya zatlar, hep son
nefes korkusundan ağlamışlardır... Nice âlimler son nefeste imansız
gittiler...
Büyük âlim ve velî Ali Bekka hazretleri çok ağlardı.
Gözyaşı tuzlu olduğu için aktığı yerleri kısmen çürütmüş, yüzünde iz
bırakmıştı. Çok ısrar üzerine, devamlı ağlamasının sebebini şöyle anlatır:
-Yıllar önce, olağanüstü hâlleri olan bir arkadaşım
vardı. Bir defasında birlikte tayy-i mekânla Bağdat’tan, yaya bir yıllık
uzaklıktaki şehre, bir anda gittik. Orada bana "Ali, filan zamana yakın
öleceğim. O gün ölürken yanımda bulun!" dedi. "Tamam,
söz" dedim... İşimizi görüp, yine tayy-i mekânla döndük...
Dediği gün evine gittim, can çekişiyordu, ama yüzü doğuya dönmüştü. Tutup
kıbleye çevirdim. Tekrar doğuya döndü. Yine çevirdim, yine döndü. Gözlerini
açıp, "Arkadaş yüzümü kıbleye çevirmek için uğraşma, bu tarafa dönmüş
olarak öleceğim" dedi. "Neden" diye sordum.
"Tanrı üçtür, hak din Hristiyanlıktır" dedi. Sanki dağlar başıma
yıkıldı. Gözleri fal taşı gibi patladı, sonra birden çirkinleşti, çırpına
çırpına imansız öldü...
Bunu duyanlar, cenazeyi dışarı attılar. Cesedin etrafını
kalabalık sardı, durumundan korkanlar, "bizim sonumuz ne olacak?"
diye ağlamaya başladılar...
Ben de, başımı alıp köyden dışarı çıktım. Yürürken, "Benim sonum ne
olacak?" diye hem ağlıyor hem tövbe ediyordum...
Epey uzaklarda, bir Hristiyan köyüne kadar gelmişim.
Ortada bir cenaze, köylü etrafında toplanmış, sövüp sayıyorlar. Beni görünce,
"Ali Hoca, gel" dediler. Hışımla yerdeki cenazeyi gösterip,
"Bu, Kelime-i şehadeti getirdi, (Hak din İslam’dır, ben
Müslümanım) dedi, Allah diyerek öldü" dediler. Ben de, "Ne
güzel, hak din üzere öldü, üzülecek ne var" der demez, iyice
köpürdüler. "Bu bizim meşhur rahibimizdi, yüz yıl yaşadı, sonunda bize
ihanet etti, dinimizi reddetti, (Gelin siz de Müslüman olun, kâfirlikte
kalmayın) gibi hakaretler de etti" dediler. "İleride bir
köyde, biraz önce Hristiyan olup ölen biri var. Onun ölüsü de ortada kaldı. İki
cenazeyi değişelim" dedim. Kabul ettiler, onu kendi mezarlıklarına
gömdüler. Biz de, bizimkini kefenleyip, namazını kılıp, bizim mezarlığa
defnettik...
İşte bu yüzden yıllardır ağlıyorum, "son nefeste
benim hâlim ne olacak?" diye hep korku içindeyim...
Bizler de, vesveseye kaçmadan; son nefes endişesi
ile yaşamalıyız. Allahü teala encamımızı hayreylesin...