Tevazu sahibi bir âlim ve velî idi...
05/10/2022 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Ahmed Mekkî
Efendi âlim ve velî idi.
Kabr-i şerîfi,
Ankara'nın Bağlum nahiyesinde, babası Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin
yakınındadır.
Tevâzûundan müftülük
koltuğuna oturmaz, kenardaki sandalyelere otururdu.
Sevdikleri merak
ederlerdi.
Ve hikmetini
sorarlardı.
O, hep aynı cevâbı
verir;
“Ben, bu makâma lâyık
değilim” derdi.
Hâlbuki onun gibi
büyük âlim yoktu o devirde.
Bir gün Ahmed Mekkî Efendi
yine kenardaki sandalyelerde otururken içeri bir adam giriyor.
Sağa sola bakınıyor.
Müftü koltuğunu boş
görünce;
“Müftü Efendi yok mu?”
diyor.
Ahmed Mekkî Efendi
diyor ki:
“Müftüyü ne
yapacaksın?”
“Dînî bir mesele
soracaktım.”
“Bize sorabilirsin.”
“Hayır, size sormam.”
“Sen sor, biliyorsak
söyleriz.”
Adamın canı sıkılıyor.
Ve o kızgınlıkla:
“Bu, dînî meseledir,
onun için Müftüye soracağım. Müftü ne zaman gelecek?” diyor.
Ahmet Mekkî Efendi o
zaman mecbûr kalıyor ve:
“Adam kıtlığında müftü
benim” buyuruyor.
Adam suâlini soruyor.
Cevâbını alıyor.
Ve huzûr içinde ayrılıp gidiyor.