Dünya iş ve kazanç yeridir...
09/05/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
Bu dünya, haramları terk eden için nimet, ibadet eden için ganimet, ibretle
bakan için hikmet, manasını anlayan için selamet yeridir.
Ömür, ilim, mal ve beden, Allahü teâlânın kullarına verdiği bir sermayedir.
Bu sermayeyi Allahü teâlânın razı olduğu yerlerde harcamalıdır. Vakit geçtikten
sonra pişmanlığın faydası olmaz. Onun için gençliğin, malın, sağlığın kıymetini
bilmeli, dünyada ahireti kazanacak işler yapmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki:
(Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan
önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve
ölümden önce hayatın kıymetini bil!) [Ebu Nuaym]
Burada ne ekilirse, ahirette o biçilecektir. Boş vakit, fırsat ve
ganimettir. Faydalı iş yapmadan vakit geçirmek, vakti öldürmek olur.
Dünyada yapılan her işin, her nefesin hesabı kıyamette muhakkak
sorulacaktır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kıyamette, herkes ömrünü
ve gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından
ve ilmi ile amel edip etmediğinden sorguya çekilecektir.) [Tirmizi]
İnsan, dünyaya oyun ve eğlence için gelmemiştir. Dünya iş ve kazanç
yeridir. Peygamber efendimiz, (Dünya ahiretin tarlasıdır) [Deylemi] buyurmaktadır
Bu dünya imtihan yeridir. Her işimiz, her yaptığımız, her hareketimiz
imtihandır. İmtihanda duyulan heyecan, yaşarken duyulmazsa, emir ve yasaklara
dikkat edilmezse, dine uymada gevşeklik olursa, diğer taraf sıkıntılı olur.
İşte, imtihana çekileceğimizi unutmamalı, agâh yani uyanık olmalı, gafletten
kurtulmalı. Her işimizde Rabbim bundan razı mı, değil mi diye düşünmeli.
Dünya hayatını, geçici zevklerle, nefsin arzularını yapmakla geçiren, ebedî
nimetlerden, sonsuz zevklerden mahrum olur.
Hayat hayâldir. Ömür su gibi akıp gitmektedir. Geçen günlerin geri gelmesi
mümkün değildir. Gerçek ve sonsuz hayat, öldükten sonra başlar. Bu dünya
ahiretin tarlasıdır, herkes ne ekerse onu biçer. Birine iyilik eden de, kötülük
eden de, gerçekte kendine eder. İnsanın ömrü, dünyanın ömrüne göre, çölde esen
bir saniyelik rüzgâr gibi kısadır. Acı tatlı günler, zenginlik, fakirlik hayatı
bir anlık rüzgâr gibi gelir geçer. Zalim, zulmeder, yakıp yıkar, öldürür, ama o
da geçer.
Dünya, ahiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyen, böylece bir tohumdan kat
kat meyve kazanmaktan mahrum kalan, ne kadar zavallıdır. Kardeşin kardeşten,
ananın evladından kaçacağı o gün için hazırlanmayan, dünyada da, ahirette de
aldanmış, zarar etmiş olacaktır. Akıllı kimse, bu dünyayı fırsat bilir...
İbni Mesud radıyallahu anh buyuruyor ki:
“Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten,
emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur.”
Bu dünya, haramları terk eden için nimet, ibadet eden için ganimet, ibretle
bakan için hikmet, manasını anlayan için selamet yeridir.