"Cennet, şu tastan nûrludur"
09/05/2021 Pazar Köşe yazarı A.U
Hazret-i Alî bir gün hastalandı.
Hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer ve hazret-i Osmân (radıyallahü anhüm) Ona
gittiler.
Hazret-i Alî kalktı.
Evinde bir tas (bal) vardı.
Bu tası önlerine getirdi.
Tas beyazdı bal ise kızıl.
İçinde siyah bir (kıl) vardı.
Hazret-i Ebû Bekr;
“Her birimiz, bu üçü hakkında bir misâl getirmeyince baldan yemeyelim”
buyurdu.
Ve önce kendisi;
“Din-i İslâm, bu tastan nûrludur. Îmân, bu baldan tatlıdır. Dînin hükümleri
şu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Ömer;
“Cennet, bu tastan nûrludur. Cennetin nîmetleri bu baldan tatlıdır. Sırat
köprüsü, bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Osmân;
“Kur’ân-ı kerîm, bu tastan nûrludur. Onu okumak, bu baldan tatlıdır. Onun
tefsîri, bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Alî;
“Misâfirin nûru, bu tastan nûrludur. Misâfirin sözü, bu baldan tatlıdır.
Misâfiri incitmemek, bu kıldan incedir” dedi.
● ● ●
Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri rivâyet eder:
Resûl-i Ekrem Efendimiz;
“Alî, benim ilmimin kapısıdır. Benden sonra onu sevmek îmândandır. Ona düşmanlık, münâfıklıktır. Ona bakmak rahmettir. Onun muhabbeti ibâdettir” buyurdu.