Vakıf, ibâdet değil, kurbettir
05/12/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
Vakfın ebedî olması
lâzımdır... Vakfedilen mal, vakfedenin mülkünden çıkar...
Burhâneddîn İbrâhîm
Trablusî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. 853 (m. 1449)’da Trablusşam’da
doğdu. Şam’da meşhur fıkıh âlimlerinden ilim tahsil etti. Sonra Kahire’ye
yerleşti. Eşrefiyye Medresesinde müderrisliğe tayin edildi. 922 (m. 1516)’da
Kahire’de vefat etti. “el-İs’âf fî ahkâmi’l-evkâf” isimli eseri, vakıflara ait
hükümleri bildirir. Bu kitabında şöyle anlatır:
Vakıf, mükellef
kimsenin, kendi mülkü olan malûm mütekavvim malının menfaatini, bir şarta
bağlamadan, müslim veyâ zimmî, bütün veyâ belli fakîrlere terk etmesidir.
İmâmeyne göre, vakfedilen mal, vakfedenin mülkünden çıkar. Vakıf, ibâdet değil,
kurbettir. Sevap kazanmak niyeti ile yapılan mübâhlara (Kurbet) denir.
Vakfedilen maldan yalnız veyâ en sonra bir mescidin veyâ fakîrlerin
faydalanmasını bildirmek şarttır. Âdete göre zenginler de istifâde edebilir.
Malını vakfeden kimse, bunu hâkime tescîl ettirdikten yâhut mütevellîye teslîm
ettikten sonra, vazgeçemez. Öldükten sonra vakfolmasını söyleyince, bırakacağı
malın üçte birinden verilmesini vasiyet etmiş olup vazgeçmesi câiz olur. Vakıf
binâların tamirleri, içinde parasız oturmaya hakkı olanların malları ile
yapılır. Yapamazlarsa, hâkim bunları çıkarıp, kirâya verip, ücretleri ile tamir
etdirip, sonra bunlara teslîm eder. Kirâcı bulunmazsa, hâkim tarafından
(İstibdâl) olunur. Yani harap binayı satıp, bedeli ile başkasını alıp,
mütevellîye teslîm eder. Başkasını satın alamazsa, bedelini fukarâya dağıtır.
Mürted, Müslüman
olunca, mürted iken yapdığı vakıf sahîh olur. Müslümân mürted olunca, önce
yapmış olduğu vakıf bâtıl olup vârislerinin olur. Zimmîlerin de, Müslüman veyâ
zimmî fakîrler için vakıf yapması câizdir. Kilise için ve harbî fakîrler için,
zimmînin de vakıf yapması câiz değildir. Vakfeden kimse, bir (Mütevellî) tayîn
edip, malı buna teslîm eder.
Vakfın ebedî olması lâzımdır. Bir dahâ geri alamaz. Bir vakıf mescid harâb olup tamîr eden bulunmaz ise veyâ etrâfında, ev, insan kalmayıp, kullanılmaz ise de, Tarafeyne göre yine vakf olarak kalır. İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, hâkimin izni ile satılıp, parası, aynı cinsten olan başka bir vakfa sarf edilir. Bir kimsenin başka başka vakıflarının gelirleri [paraları] birbirlerine sarf edilemez.