"Senin malın, hayatta iken sarf ettiğindir..."
17/03/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
“Biliniz ki, sizden
bir kimse yoktur ki, ona vârisinin malı, kendisinin malından daha sevimli
olmasın!.."
Abdülazîz bin Ebû
Revvâd hazretleri hadîs âlimlerinden ve evliyanın büyüklerindendir. Horasan’da
doğdu. Sonra Mekke-i mükerremeye yerleşti. Burada zamanın meşhur
muhaddislerinden hadis öğrendi. 775 (H.159) târihinde burada vefât etti.
Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
“Akıllarınızı mütâlâa
ile durulayın, işlerinizin halli için istişâreye başvurun.”
“Yâ Rabbî! Beni ilim
ile zengin kıl, hilm [yumuşaklık] ile süsle, takvâ ile ikrâm eyle ve âfiyet ile
güzelleştir.”
“Hac eden, sonra
kabrimi ziyâret eden, beni sağ iken ziyâret etmiş gibi olur.”
“Allah indinde en
iyiniz, zevcesine karşı en iyi olanınızdır.”
“İki Müslümanı barıştırmak
için, birbirlerine iyi söz getirmek yalan sayılmaz.”
“Eshâbımın ve
akrabâmın ve bana yardım eden, gösterdiğim yolda gidenlerin sevgisinde benim
hakkımı koruyunuz! Onları sevmek sûretiyle benim Peygamberlik hakkımı
koruyanları, Allahü teâlâ, dünyada ve âhırette belâlardan, zararlardan korur.
Benim Peygamberlik hakkımı düşünmeyerek, onları incitenleri, Allahü teâlâ
sevmez. Allahü teâlânın sevmediği kimselere azap etmesi pek yakındır.”
“Biliniz ki, sizden
bir kimse yoktur ki, ona vârisinin malı, kendisinin malından daha sevimli
olmasın. Senin malın, takdim ettiğin, yani hayatta iken meşrû sûrette sarf
ettiğindir. Vârisinin malı da, sonraya bıraktığındır.”
Abdülazîz Revvâd
hazretleri başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Medîne-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebî'ye gidiyordum. Bir kadın telaşla yaklaşıp; "Ey efendi! Eğer sevap kazanmak istiyorsan yardıma gel! Şurada bir hasta var can çekişiyor, ölmek üzere. Yanındakiler hep kadın. Bir erkek yok ki, ona şehâdet kelimesini telkin etsin, söyletsin!" dedi. Hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adam, kelime-i şehâdeti söyletmek için ne kadar uğraştıysam bir türlü söyleyemedi! Bir ara gözlerini açıp; "Kaç defâdır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben bu kelime-i şehâdetten ve İslâm dîninden yüzümü çevirmişim" dedi ve sonra öldü. Adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım. "Bu adam devamlı şarap içerdi!" dediler. Kendi kendime, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem); "Şarap içmeyi âdet eden, vesene (puta) tapan gibidir" buyurması elbette doğrudur, dedim.