Âyet-i kerime ve hadis-i kutsi
23/03/2022 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlânın, emir
ve yasaklarını, Peygamberlerine bildirmesine
"vahiy" denir.
Sual: Âyet-i kerime ile
hadis-i kutsi arasında ne fark vardır?
Cevap: Allahü teâlânın,
emir ve yasaklarını, Peygamberlerine bildirmesine Vahiy denir.
Vahiy, iki türlüdür: Cebrâîl aleyhisselam, Allahü teâlâdan aldığı haberleri
getirerek Peygambere okur, buna, Vahy-i metlû denir. Bu vahyin
kelimeleri de, manaları da Allahtan gelmiştir. Kur’ân-ı kerimdeki âyetler,
vahy-i metlûdur. Vahyin ikinci kısmı, Vahy-i gayr-i metlûdur. Bu
vahiy, Allahü teâlâ tarafından Peygamberin kalbine bildirilir. Peygamber
aleyhisselam, bu vahyi, kendi bulduğu kelimelerle yanındakilere söyler. Bu
sözlere, Hadis-i kudsi denir. Hadis-i kudsinin kelimeleri,
Peygamberdendir. Peygamberin aleyhisselam kelimeleri de, manaları da kendinden
olan sözlerine, Hadis-i şerif denir.
Sual: Her türlü günahı
işleyenlerin ve insanları kendileri gibi olamaya çağıranların bu kötülüklerini
söylemek, kötü düşünmek mi olur?
Cevap: Kalbimiz
temizdir diyerek haramları, çirkin ve kötü şeyleri yapanları, iyi niyetle
yapılan her şey hayır ve ibadet olur diyenleri, açıkça günah işliyenleri ve
müslümanları aldatarak kendilerine adam, taraftar toplayanları sevmemek,
bunlara uymamak lazımdır. Bunların fasık olduklarını söylemek, sû-i zan olmaz.
Sual: Adalet yapmakla,
ihsan etmek farklı şeyler midir?
Cevap: Bir kimsenin
hakkını geri vermek, ona olan borcunu ödemek, Adalet yapmak olur. Hakkından
fazlasını vermek ise, ihsan etmek olur.
Sual: Cemaatle namaz
kılarken, imam, cemaatin isteği ile, zamm-ı sure olarak daha uzun sureleri
okuyabilir mi?
Cevap: Cemaat istese
de, imamın, farz namazı kıldırırken kıraati, zamm-ı sureleri ve rüku, secde
tesbihlerini sünnet olan miktardan fazla okuması tahrimen mekruhtur.
Sual: Bir ibadet, bir
şartı bir mezhebe, bir şartı da başka bir mezhebe uyularak yapılırsa, böyle
yapılan ibadet kabul olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı
olarak İbni Âbidîn hazretleri, Redd-ül-muhtârda buyuruyor ki:
“Bir işin, bir ibadetin sahih olması için, dört mezhepten herhangi birine uygun olması lazımdır. Yani, o işin sahih olması için, bir mezhebde uyulması lazım olan şartların hepsine uygun olması lazımdır. Bir ibadeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibadet sahih olmaz.”