"Benim telkînimi de sen ver!"
06/10/2019 Pazar Köşe yazarı A.U
Ahmet Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri çok mütevâzı
idi.
Bizim gibileri adam yerine koyar, evimize gelir, bizimle yerdi.
Bir gün evimize geldi.
Babası Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin vefâtını şöyle anlattı:
Babamın son günleriydi.
Yeğeni Fâruk Işık Bey’in evinde, yer yatağı sermiştik.
Misâfirler, kenardaki sandalyelerde otururdu.
Ama Hilmi Bey gelince, onu yatağının üstüne çekip oturtur ve kendisine; “Senin
yerin hep burası” derdi.
Dikkat ederdim.
Elini sıktırırdı Ona.
Biraz gevşetseydi;
“Sık!..” derdi yine.
Öyle zannediyorum ki, o günlerde babam, kalbinde ne varsa, hepsini onun
kalbine akıttı.
Vefât edince, o evden dâmâdı İbrâhîm Bey’in Keçiören’deki evine götürüp
bahçede gaslettik.
Ve Bağlum’a götürdük.
Namâz kılındı.
Sonra kabre koydular.
Oranın imâmı bana;
“Haydi in de, babanın başındaki sargıyı aç, sünnettir” dedi.
Ben devamlı ağlıyordum.
“Ben inemem, Hilmi insin” dedim.
Sağ olsun kabre o indi.
Sonra toprakla örtüldü.
İmâm, bu defâ bana;
“Gel, babanın başında telkîn ver” dedi.
Ben yine imâma;
“Babam Hilmi’yi çok severdi, sesini iyi tanır, hoşuna gider, telkîni o
versin” dedim.
Telkîni de o verdi.
Şimdi de kendisine;
“Ölürsem, benim telkînimi de sen verirsin” diye vasiyet
ettim.
O da kabul etti.
Siz de şâhit olun!..