Peygamber Efendimizden ve evliyadan yardım istemek!..
06/10/2023 Cuma Köşe yazarı A.D
Günümüzde, "Selefî"
denilen bazı gençler, İsra sûresinin, (Allah’la birlikte başka bir ilâh
edinme! Yoksa kınanmış ve yalnız kalırsın) mealindeki 22.
âyetine istinaden, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizden
veya evliya zatlardan yardım istenemeyeceğini söylüyorlar...
Birçok âyet-i kerîme ve hadis-i şerîfte, peygamberler veya
evliya zatlardan yardım istendiği bildirilmektedir... Yardım istemeye şirk
diyenler, Allah'ın kudretinden şüphe ediyorlar. Hâşâ (Allah, peygambere de, evliya zatlara da
yardım ettiremez) demek istiyorlar. Peygamberlerin mucizeleri
ve evliya zatların kerametleri Allah’ın kudretiyle oluyor. (Yâ Resulallah!)
denince, (Resulullah
nasıl duyacak ki?) diyorlar. Hâşâ Allahü teâlâ duyurmaktan
âciz mi? İki âyet-i kerime meali:
(Allah,
gaybı dilediği resulüne bildirir.) [Âl-i İmran 179]
(Allah,
dilediği resul hariç, kimseye gaybı bildirmez.) [Cin 26,
27]
Allahü teâlâ, (Şefaat yâ Resulallah) diyeni Resulüne duyuramaz
mı?
Süleyman aleyhisselam, (Belkıs’ın tahtını kim getirir?) diye
yanındakilerden yardım istedi. Vezirlerinden Asaf, iki aylık mesafedeki
Belkıs’ın tahtını, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda getirdi.
Belkıs’ın tahtını bir anda getiren kimdir? Allah'ın kudreti
olmadan nasıl getirebilir? Süleyman aleyhisselam bunun Allah'ın yardımı
olduğunu bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Onun için Hazret-i Süleyman, (Bu,
Rabbimin bir lütfudur) dedi. (Neml 40)
Bu Selefî gençler, (Süleyman aleyhisselam, Allah'tan başkasından
yardım istedi) diyerek, o büyük peygambere de dil uzatıyorlar. Hazret-i
Süleyman, Asaf’ı tahtın getirilmesinde vasıta yani aracı kıldı. Bunlar, aracı
kullanmaya da şirk diyorlar. Şirk olmadığı Kur’ân-ı kerimde böyle misallerle
bildiriliyor.
Allahü teâlâ, yukarıda bildirilen âyetlerde açıklandığı gibi,
Peygamber Efendimize birçok gaybı bildirdiği gibi, bazı evliya zatlara da
bildirmiştir. Mesela Hazret-i Ömer, Medine’den İran’daki ordusunu görüp,
komutanı Sariye’ye, (Dağa yanaş!) diye
emretmiştir. (Şevahid-ün-Nübüvve)
Yine bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Geçmiş
ümmetler içinde gaybdan haber veren keramet ehli zatlar vardı. Ümmetimden Ömer
de, onlardandır.) [Buhârî, Müslim]
İran’daki ordunun komutanının hareketlerini gösteren ve Hazret-i
Ömer’in sesini onlara duyuran Allahü teâlâ, (İmdat yâ Ömer!) dersek bunu
duyurmaktan âciz midir? (Şefaat yâ Resulallah!) veya (İmdat yâ Ömer!) demenin
şirkle bir ilgisi yoktur.
İşte Selefîler, (Allah, peygamberine duyuramaz, evliyasına
işittiremez) dedikleri için kendileri şirke giriyorlar!..