"Ameli, kimseyi kurtaramaz!.."
06/11/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Yaptığı iyi amellerin,
kendisini Allahü teâlâya kavuşturacağını zanneden, yolunu kaybetmiştir!"
Muhammed bin İbrâhîm
Sûsî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Filistin’de Remle
kasabasında doğdu. 386 (m. 996)’da Şam’da vefât etti. Üstâd-ı Ammû,
Ahmed-i Küfânî ve başka zâtlarla görüşüp sohbet etti.
Bir gün, vaaz verdiği
meclisine bir genç geldi. Sarhoş olup, kendinden geçmiş hâldeydi. Bir köşeye
yığılıp kaldı. Muhammed bin İbrâhîm Sûsî o gencin bir beze sarılmasını ve kendi
hâline bırakılmasını emretti. Genç sabaha doğru kendine geldi. “Bu ne hâldir?
Ben buraya nasıl geldim? Beni bu beze kim sardı?” gibi, hayret ifâde eden
sözler söyledi. Talebelerden bir tanesi o gencin yanına yaklaştı ve akşamki
olanları anlattı. Kendisine, yapılan bu şefkatli ve merhametli muâmeleyi anlayan
genç, bir anda değişti. Önceki hâline tövbe etti. Muhammed bin İbrâhîm Sûsî
hazretlerinin sâdık talebelerinden oldu. Hocasının sohbetlerinde kısa zamanda
yetişip, talebelerin en üstünlerinden oldu. Hocası vefât ettiği zaman, onun
yerine geçti. Talebelere ders verip, onları yetiştirdi. Sohbetlerinde buyurdu
ki:
“Yaptığı iyi
amellerin, kendisini Allahü teâlâya kavuşturacağını zanneden, yolunu
kaybetmiştir. Çünkü hadîs-i şerîfte (Ameli, kimseyi kurtaramaz) buyuruldu.
O hâlde, korkulan şeylerden kurtaramayacağı bildirilen amelin, ümid edilene
ulaştırması nasıl mümkün olur? Ama Allahü teâlânın lütuf ve ihsânına güvenenin,
çok şeylere kavuşması ümit edilir.”
“Tasavvuf, çirkin ve
aşağı olan her huydan çıkıp, güzel ve yüksek olan huylara girmek ve edebe riâyet
etmektir.”
“İhlâs, âhıretteki
nimet ve azâblara yakînen inanmanın alâmetidir, İbâdetlerdeki riya da,
âhıretteki nimet ve azâblara inanmakta tereddüt olduğunun alâmetidir.”
"Allahü teâlânın
rızâsı için bir kimseyi seviyorsan, dünyâlık konusunda, onunla münâsebetlerini
(ilişkini) azalt."
"Ey fakir! Sen
hak yolunda oyun çocuğu sayılırsın. Büyüklerin eteğini bırakma. Mayası bozuk
kimselerle düşüp kalkarsan, izzet ve vekarını kaybedersin. O hâlde büyüklerin
eteğine yapış. Talebeler, çocuktan daha âcizdir. Hocalar ise muhkem duvar
gibidir. Yeni yürüyen çocuk, duvara tutunarak yürür. Sen de yeni yürüyen çocuk
gibi, âlimlerin muhkem duvarına tutunarak yürü."
"Ey nefsim, hiç amelin olmadan, çalışmadan âhirette rahata kavuşmak istersin. Uzun uzun arzu ve isteklerin peşine düşüp, tövbeyi devamlı sonraya atıp, geciktiriyorsun.”