Tasavvuf, insanları incitmemektir!
27/03/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
Aileye ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalı. Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır.
Nasihatler -3-
İyi, kötü, herkese,
güler yüz göstermeli. [Fitne çıkarmamalı. Düşman kazanmamalı. Af dileyenleri
affetmeli. Herkese karşı iyi huylu olmalı. Münakaşa etmemeli. Herkese yumuşak
söylemeli, sert söylememeli.
Şeyh Abdullah Bayal
“kuddise sirruh” buyurdu ki:
(Tasavvuf, namaz, oruç ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları
yapmak her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu
yapan maksada kavuşur.)
Evliyanın, başka insanlardan nasıl ayırt edilebileceğini, Muhammed bin Salim
“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmain” hazretlerinden sordular. (Sözlerinin
yumuşak olması, huylarının güzel olması, yüzünün güler olması, ihsanının bol
olması, konuşurken itiraz etmemesi, özür dileyenleri affetmesi ve herkese
merhametli olmasıyla anlaşılır.) buyurdu.
Ebu Abdullah Ahmed
Makkarî buyurdu ki:
(Fütüvvet [Mertlik] demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine
ihsanda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmaktır.)
Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemeli. Onun emirlerini
yapmaktan zevk duymalı. Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ yalnız Ona güvenenin her dilediğini
verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar.)
Yahya bin Mu’âz-ı Râzî buyurdu ki: (Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes
seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü
teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.)
Aileye ve çocuklarına
karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalı. Onların haklarını yerine getirecek
kadar aralarında bulunmalıdır. Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek
kadar olmamalı.
Din işlerinde, cahil ve fâsık olan kimselere, mezhepsizlere danışmamalı. Her
işte, sünnete uymalı, bidatten sakınmalı. Neşeli zamanlarda, İslamiyet’in
dışına taşmamalı. Sıkıntılı anlarda, Allahü teâlâdan ümit kesmemeli. Her güçlük
yanında kolaylık bulunduğunu unutmamalı. Neşede ve sıkıntıda hâli değişmemeli,
varlıkta ve yoklukta aynı hâlde olmalı. Olayların değişmesi, insanda değişiklik
yapmamalıdır.
Kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi ayıplarını görmeli. Kendini hiçbir
Müslümandan üstün bilmemeli... Her Müslümanı görünce, kendi saadetinin, onun
duasını almakta olabileceğine inanmalı. Kendinde hakkı bulunanların kölesi gibi
olmalı. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Üç şeyi yapan Müslümanın imanı kâmildir: Ailesine hizmet etmek, fakirler
arasında oturmak [dilenciler arasında değil!] ve hizmetçisi
ile birlikte yemek.)
Selef-i sâlihînin hâllerini öğrenmeli, onlar gibi olmaya çalışmalı. Kimseyi
gıybet etmemeli. Gıybet yapana mâni olmalı. [İşitince incineceği şeyi,
arkasından söylediği zaman, sözü doğru ise, gıybet olur. Yalan ise iftira olur.
Her ikisi de büyük günahtır.]
Emri maruf ve nehyi münker yapmalı. [Bunun için ilmihal kitabı vermek çok kıymetlidir. Mesela Hakikat Kitabevi yayınlarından Namaz Kitabı ile İslam Ahlakı kitabını vermek çok kıymetlidir.]