Hidâyete sebep olmak...
08/11/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Senin vâsıtanla
Allahü teâlânın bir kişiye hidâyet vermesi, senin için, üzerine güneşin doğup
battığı her şeyden daha hayırlıdır.”
“Hidâyet”: “Doğru yolu
gösterme; doğru yolda, Allahü teâlânın râzı olduğu yolda bulunma” gibi
manâlara gelmektedir. “Doğru yola girme, Müslümân olma, dîn olarak
İslâmiyet'i seçme; hidâyete erme” de, “İhtidâ” diye
isimlendirilmektedir.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı
kerîmde meâlen buyuruyor ki:
“Hidâyet yolunu
öğrendikten sonra, Peygambere uymayıp mü'minlerin yolundan ayrılanı, saptığı
yola sürükleriz ve çok fenâ olan Cehennem'e sokarız.” (Nisâ, 114)
“(Münâfıklar, kâfirler) hidâyeti
vererek, dalâleti satın aldılar. Bu alışverişlerinde bir şey kazanmadılar.
Doğru yolu bulamadılar.” (Bakara, 16)
“Kendilerine ilim ve
hidâyet verdiğimiz kimseler, ilimlerini insanlardan saklarlarsa, Allah'ın ve
lânet edenlerin lânetleri bunların üzerine olsun.” (Nisâ, 106)
İnsan yaratılışta;
hidâyet ve dalâlet olmak üzere iki taraflıdır. Ona hidâyeti tanıtmak için bir
rehbere veya bir üstâdın kitâbına ihtiyaç vardır. Hidâyet çok kıymetli olduğu
gibi, hidâyete sebep olmak da çok kıymetlidir.
İyiliğin her çeşidi
kıymetli ise de, âhiretini kazandıran, Cennete götüren iyilik en
kıymetlisidir... Bunun için âlimlerimiz, “Allahü teâlânın en çok
sevdiği şey, onun kullarının hidâyete kavuşmasına sebep
olmaktır” buyuruyorlar. Bu konudaki iki hadîs-i şerîf meâli de
şöyledir: “Birinin hidâyetine [îmâna gelmesine] sebep
olan, Cennete girer.” [Buhârî]
“Senin vâsıtanla
Allahü teâlânın bir kişiye hidâyet vermesi, senin için, üzerine güneşin doğup
battığı her şeyden daha hayırlıdır.” [Taberânî]
Hidâyette olma ve
insanları hidâyete davetin önemi büyüktür. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker
farzdır. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:
“Îmân edip iyi işler
yapan, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hâriç, insanlar hüsrân/zarardadırlar.” [Asr, 2-3]
“Sizin içinizde,
insanları hayra, [edille-i şer’iyyeye=dört delîle uymaya] davet
eden ve iyiliği emredip kötülükten [dört delîle muhâlefetten] meneden
bir cemâat bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir.” [Âl-i İmrân,
104]
Bir hadîs-i kudsîde,
“Allahü teâlâ buyurdu ki: Ey kullarım! Benim hidâyet ettiklerim hâriç, hepiniz
yanlış yoldasınız. Benden hidâyet isteyiniz ki, sizi doğru yola eriştireyim.” [Müslim]
Kur’ân-ı kerîmde
meâlen buyuruldu ki:
“Kur’ân-ı kerîmde
bildirilen misâller, çoğunu küfre sürüklediği gibi, çoğunu da hidâyete
ulaştırır.” [Bakara, 26]
“Biz onlara gökten
melekleri indirsek ve karşılarında ölüleri konuştursak ve her istediklerini
onlara versek, biz dilemedikçe yine îmân etmezler.” [En’âm, 111]
Peygamber Efendimiz de
buyurmuştur ki:
“Ben, hakka davet edici ve Allahü teâlânın emirlerini insanlara ulaştırıcı bir Peygamber olarak gönderildim. Hidâyet benim elimde değildir. Şeytân da, Allahü teâlânın yasak kıldığı şeyleri süslü, câzip gösterir. Saptırmak da onun elinde değildir.” [İbn-i Adiy]