Hayvan hakları hakkında...
09/10/2018 Salı Köşe yazarı R.A
Horoz dövüşü, deve güreşi ve boğa güreşi gibi hayvanlara
hançer saplayarak yapılan gösteriler, İslâm dinine göre harâmdır.
Günümüzde maalesef ihmâl edilen hususlardan biri de hayvan
haklarıdır. Hattâ zaman zaman, gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda ve
internette hayvanlara eziyet eden insanların haberlerine rastlamaktayız.
Hâlbuki bu konuda, mukaddes dînimizin çok mühim beyânları, emirleri ve
yasakları vardır. Bugünkü makâlemizde, sizlere, onların bir özetini takdîm
etmeye çalışacağız.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ) anlatıyor:
Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir
canlıyı (eğlence ve spor) atışlarınıza hedef/nişân yapmayınız.” [Müslim,
Sayd 58, (1957); Tirmizî, Sayd 1, (1475); Nesâî, Dahâya
41, (7, 238, 239)]
Abdullah İbn-i Ca'fer İbn-i Ebî Tâlib (radıyallahü
anhümâ) şöyle anlatmıştır: Resûlüllah (aleyhissalâm), bir keçiyi (eğlence
ve spor maksadıyla) hedef yaparak ok atmakta olan bir kalabalığa rastlamıştı.
Bu hâlden hiç hoşlanmadı ve “Hayvanlara eziyet vermeyiniz/etmeyiniz!” buyurdu.
[Nesâî, Dahâyâ 42, (7, 239)]
Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) da,
bir tavuğu hedefe dikerek, ona ok atan bir grup gencin
yanından geçti; onun gelmekte olduğunu gören gençler dağıldılar. Bunun üzerine
İbn-i Ömer:
- Bu tavuğu kim hedef/nişângâh yaptı? İyi
bilin ki, Peygamber Efendimiz, canlı bir hayvanı, atış
hedefi edinenlere lânet etti, dedi. [Buhârî, Zebâih ve Sayd,
5090; Müslim, Sayd ve Zebâih, 3618].
Binâenaleyh, boğa güreşleri adı
altında, hayvanlara hançer saplayarak yapılan gösteriler de, İslâm
dinine göre harâmdır, hayvan hakları ihlâline girmektedir.
Ayrıca bazı yerlerde de, maalesef horoz dövüşü, deve
güreşi, boğa güreşi, köpeklerin boğuşturulması gibi uygun olmayan
işler yapılmaktadır; bunlar da dînimizce harâm addedilmiştir.
Yine Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü
anhümâ) bildiriyor:
Peygamberimiz (aleyhisselâm) buyurmuştur ki: Bir kadın, eve
hapsettiği bir kedi yüzünden Cehenneme gitti. Kediyi
hapsederek hiçbir yiyecek vermemiş, karnını doyurması için de dışarıya
salmamıştı. [Buhârî, Bed’ü’l-halk 17, Şirb 9, Enbiyâ 50; Müslim,
Birr 151, (2242)]
Ebû Hüreyre’den (radıyallahü anh) naklediliyor:
Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) buyurmuştur ki: “Bir
adam [diğer bir rivâyette, bir hayât kadını diye zikrediliyor], bir
gün, yolda yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı.
[Fakat, kuyunun kovası yoktu.] İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca, kuyunun
etrafında dolaşan, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve
toprağı yemekte/yalamakta olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine “Bu
köpek de, benim gibi susamış” deyip tekrâr kuyuya indi, ayakkabısını su ile
doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allahü teâlâ, onun bu
davranışından memnun kaldı ve günâhlarını affetti.” [Buhârî,
Bed’ü’l-halk, 3074; Müslim, Tevbe 155, (2245), Selâm, 4163]
Bu açıklama karşısında, Peygamberimizin yanındakilerden
bazıları:
- Ey Allah’ın Resûlü! Bize, hayvanlar(a
yaptığımız iyilikler) için de sevap var mı? dediler.
- Evet! Her yaş ciğer sâhibi/canlı için bir
ücret (ecr) vardır, buyurdu. [Buhârî, Şirb 9, Vudû’ 33,
Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Ebû Dâvud,
Cihâd 47, (2550); Muvatta’, Sıfatu’n-Nebiyy 23, (II, 929-930)]