Şimdi de Hindistân’a gidiyoruz...
21/04/2025 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Özbekistân’dan sâlimen döndük elhamdülillah.
Yarın da inşâallah Hindistân’a 1 haftalık bir ziyâret programımız var.
Geçen hafta (08 Nisan 2025 Salı
günü), Özbekistân’a, 1 haftalık rüyâ gibi bir seyâhatten sonra, oradan (13
Nisan 2025 Pazar günü) sâlimen döndük elhamdülillah. Yarın inşâallah (22 Nisan
2025 Salı günü), bu defa Hindistân’a 1 haftalık bir ziyâret programımız daha
var.
Âdetâ dînler, kültürler, diller,
renkler ve ırklar mozaiği olan Hindistân,
eski ilim ve kültür merkezlerinden ve dünyânın en önemli
ülkelerinden biridir. Bendeniz, daha önce, Hindistân’a
muhtelif târihlerde 3 defa ziyârette bulunmuştum. Bilindiği
gibi, “Hindistân Cumhûriyeti”, Asya’nın önemli ülkelerinden
biri olup yüzölçümü bakımından dünyâda yedinci [kuzey-güney
uzunluğu 3.200 km, batı-doğu uzunluğu 2.400 km, kapladığı
toplam alan ise 3.287.590 km2], nüfûs bakımından ise birinci sırada
olan Çin’i geçerek birinci sırayı almıştır.
Başşehri: Yeni Delhi, Resmî dili: Hindû
dili ve İngilizce, Dîni: Hindûizm ve İslâm, Para
birimi de Rupi’dir. 27 eyâletten meydâna gelen Hindistân’da, her
eyâletin kendi resmî dili vardır. Hindistân Anayasası’nda kabûl edilen
resmî bazı diller vardır; bu dilleri kullanan insanlar arasında
anlaşmak için ya Hindû dili veya İngilizce kullanılır. [Resmî dili Hintçe
olmasına rağmen, ülkede 850 çeşit dil vardır. Yazışmalarda İngilizce
kullanılmaktadır.]
Nüfûs sayısı bakımından, dünyâda milyarlık 2 ülkeden biri olup neredeyse
dünyâ nüfûsunun beşte birine (%15-20’sine) sâhiptir. Nüfûsun %20’si şehirlerde,
%80’i ise köy ve kırlarda yaşar. Önemli şehirleri: Yeni
Delhî, Bombay, Kalküta, Mandras, Haydarâbâd, Agra, Benares’tir. Halk,
beş ayrı etnik gruptan meydâna gelmiştir. Bunlar: 1-
Dravitler; 2- Aryalar; 3- Hindûlar; 4- Tibet-Çinli ve Moğollar; 5-
Müslümânlardır.
Nüfûsun büyük kısmı, neredeyse
%80’in üzeri Hindû dînine mensûptur,
Müslümânlar ise %15-20 civârında olup, az miktarda Sîh, Hıristiyân ve
diğer dînlere mensup insan da vardır.
Bilindiği gibi, İslâm nûrunun ilk
parladığı mukaddes belde, Arabistân Yarımadası’ndaki Mekke-i Mükerreme,
hicrî 8. senedeki fethini takip eden ilk günlerde, şirk ve küfür
karanlıklarından tamâmen temizlenmiştir. Önce Mekke ve Medîne’yi
aydınlatan vahiy nûru, sonra dalga dalga bütün dünyâyı tenvîr etmiştir.
Dünyânın çok geniş coğrâfî bölgelerinde, târih boyunca, çok büyük İslâm
Devletleri ve göz kamaştıran parlak İslâm Medeniyetleri kurulmuştur.
Herkesçe ma’lûm olduğu
üzere, her kültür ve medeniyet muhakkak dînî bir inanca dayanmakta,
ondan kuvvet alıp hayât bulmaktadır. İslâm’a dayanan medeniyetler
de, güçlerini ondan alıp hayât bularak, insanları râhat ve huzûra
kavuşturmuşlardır.
Günümüzde Türk-İslâm Târihi’ni
hakkıyla bilmek, ciddî bir ihtiyâç hâline gelmiştir. Şüphe yok ki, târih boyunca, geniş İslâm
coğrafyasında gelmiş geçmiş bulunan yüzlerce Türk ve Müslümân
hükümdârın kurdukları devletleri ve onların medeniyete katkılarını, ortaya
çıkan problemlere getirdikleri çözümleri öğrenmek, bizleri
istikbâle hâzırlayacaktır.
Üç
kıtada İslâm Devletleri, özellikle
Hindistân’da Türk-İslâm Devletleri kurulmuştur. İnşâallah bu ayın
sonuna kadar yazacağımız makâlelerimizde, kısa kısa, Hindistân, oradaki
âlim ve velîler, târihî ve turistik eserler ve orada kurulan devletler hakkında
özet bilgiler vermek istiyoruz.
