Muharrem ayının en kıymetli günü...
12/08/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A
M. Said Arvas Hocadan
Hatıralar...
Aşûre günü Muharrem
ayının en kıymetli günüdür. O gün tutulan oruç, bir senenin günahlarına
kefarettir. Aman kaçırmayalım!..
Geçen pazartesi günü
(4 Kasım'da) takvimler 1 Muharrem 1435'i gösterdi. Yani hicri yeni bir yıl
başladı. Önümüzdeki salı akşamı "Aşûre Gecesi"ni;
çarşamba da "Aşûre Günü"nü idrak edeceğiz inşallah...
Aşûre günü Muharrem
ayının en kıymetli günüdür. O gün tutulan oruç, bir senenin günahlarına
kefarettir. Aman kaçırmayalım, dalgınlığa gelmeyelim.
Hazret-i Ali
(radıyallahü anh) anlatır:
"Bir gün huzuru
saadette oturuyorduk. Bir adam gelip şöyle sordu:
-Ya Resulallah,
ramazan orucu farzdır, tutuyoruz, ondan sonra hangi ayda tutmamı tavsiye
edersiniz?
Efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
-Muharrem ayında tut
çünkü o şehrullahtır (Allahü teâlânın ayıdır). O ayda rabbimiz birçok
kavimlerin tevbesini kabul buyurdu. Bundan sonra tevbe edenlerin de tevbesini
kabul eder."
İbn-i Abbas
radıyallahu anh buyurdu ki:
"Peygamberimiz
Aşûre günü oruç tuttular ve tutulmasını da emrettiler. Aşûre günü aile
efradının nafakasını geniş tutanın yıl boyu rızkı bereketlenir."
Aşûre günü tek oruç
tutmak mekruhtur. Çünkü Yahudiler de aynı gün tutuyorlar. Onlara benzememek
için iki gün tutmalıdır. Salı çarşamba yahut çarşamba perşembe gibi...
Allahü teâlâ birçok
duaları Aşûre Günü kabul buyurdu... Birçok peygamberin ve mü'minlerin
kurtuluşu bu mübarek güne rastlamıştır.
Hazreti Hüseyin
radıyallahü anh ise Aşûre Günü şehâdet şerbetini içerek Rabbine ve sevgili
dedesine kavuşmuştur.
Hazreti Hüseyin ve ağabeyi
Hazreti Hasan, Medine-i Münevverede dünyamızı şereflendirmişlerdi. Mübarek
dedeleri başta olmak üzere bütün sahabiler tarafından çok sevilmiş, takdir
edilmiş ve el üstünde tutulmuşlardı. İslâm dini uğrunda pek sıkıntı
çekmemişlerdi. Bu da derecelerinin Bilâl-i Habeşi, Ammar bin Yasir (radıyallahü
anhüm) gibi imanları uğrunda "eza ve cefa"ya maruz kalanlardan daha
düşük olmasına sebep olacaktı. Rabbimiz, onları çok sevdiğinden
"makamlarını yükseltmek için" ikisine de "şehâdet"
rütbesini ihsan buyurdu.
Bu iki mübarek insanın
"şehid" olmaları bizler için musibet gibi görünse de onlar için büyük
nimet olmuştur. Bizler bu hadiselere üzülsek de, onlar dereceleri yükseldiği
için kim bilir ne kadar sevinmişlerdir?..
Musa aleyhisselam bir
yerden geçerken bir adamcağıza rastlar. Bakar ki; yabani hayvanlar tarafından
parçalanmış. Zavallının vücudunun bir kısmı yenmiş, bir kısmı terk edilmiş.
Musa aleyhisselam
taaccüb ederek;
"Ya Rabbî"
dedi: "Ben bu kulunu tanırdım. Salih, âbid mütteki bir kimse idi, seni de
çok severdi. Acaba bu musibet başına neden geldi? Hikmeti nedir?"
Allahü teala buyurdu
ki:
"Ya Musa
doğrudur. Bu kulum bizim salih kullarımızdan biriydi, muhabbet ehliydi. Ancak,
bizden çok yüksek makâmlar talep etmekteydi. Ne var ki; amelleri o makamlara
çıkmasına kâfi değildi. Biz ona bu musibeti verdik ki istediği makamlara
erişsin!"
.....
NOT: Bu makale 7 Kasım 2013 Perşembe günü yayınlanmıştır.