Allahü teâlânın kullarına olan merhameti...
21/06/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Allahü teâlâ,
kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için bazı gece, gün ve
ayları sebep kılmıştır...
Allahü teâlâ,
kullarına çok merhamet ettiği, acıdığı için, bazı gecelere, günlere ve aylara
husûsî kıymet vermiş; bu gece, gün ve aylardaki, duâ, tevbe, namaz, oruç,
kurbân ve hac gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok
ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer
sebep kılmıştır...
Dînimizde husûsî
kıymet verilen mübârek geceler [hicrî-kamerî sene içerisindeki kronolojik
sırasına göre] şunlardır:
1 Muharrem
[Müslümânların hicrî yılbaşı] Gecesi, Aşûre [10 Muharrem] Gecesi, Mevlid [12
Rebîu’l-evvel] Gecesi, Regâib [Receb-i şerîfin ilk Cuma] gecesi, Mi’râc
[Receb-i şerîfin 27.] Gecesi, Berât [Şa’bân-ı muazzamın 15.] Gecesi, Kadir
Gecesi, Fıtır [Ramazân] Bayramı gecesi, Arefe [9 Zilhicce] Gecesi, Kurbân
Bayramı [10 Zilhicce] Gecesi.
Bildirilen bu on
geceden başka, Fıtır (Ramazân) ve Kurbân Bayramlarının diğer geceleri,
Zil-hicce ayının ilk on gecesi [yukarıda zikredilenler dışındaki 8 gece],
Muharremin ilk on gecesi [yine yukarıda mezkûr olanlar dışındaki 8 gece] ve her
Cuma ve Pazartesi gecesi de mübârektir...
Kurbân bayramının
bulunduğu aya “Zi’l-hicce ayı” denir. Bu ay (Zi’l-hicce),
hem “el-Eşhüru’l-hurum=Eşhür-i hurum” denilen “harâm
aylar”dan, hem de “eşhüru’l-hac” denilen “hac
ayları”ndandır.
Dînî literatürümüzde, aylarla ilgili 3
önemli ıstılâh/ta’bîr/terim vardır:
Bunlardan
birincisi: “Eşhür-i hurum” denilen “Harâm aylar” ki
bunlar “Muharrem el-Harâm”, “Recebü’l-ferd”, “Zil-ka’de” ve “Zil-hicce” aylarıdır.
Kur’ân-ı kerîmde
meâlen buyuruluyor ki:
“Allah’ın, gökleri ve
yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü,
harâm [hürmetli] olan aylardır…” [Tevbe, 36]
Ali Cürcânî ve
Halebî’nin (rahmetullahi aleyhimâ) ifâde ettiklerine göre, İslâmiyet'ten evvel
ve İslâmiyet'in ilk zamanlarında, kamerî sene aylarından Muharrem,
Recep, Zilkâ'de ve Zilhicce aylarında harp etmek harâm idi.
İslâmiyet'ten evvel, Arablar, Muharrem veya Receb aylarında harp edebilmek
için, ayların yerlerini değiştirir, ileri veya geri alırlardı.
Peygamber Efendimiz,
Vedâ Hutbesi'nde “nesî”nin kalmadığı husûsunda; "Ey
Eshâbım! Haccı tam zamânında yapıyoruz. Ayların sırası, Allahü teâlânın
yarattığı zamandaki gibidir" buyurdu.
[“Nesî”: “Yer
değiştirmek, geri bırakmak; “el-Eşhuru’l-hurum (harâm aylar)” denilen
ayları değiştirmek, geri almak” demektir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu
ki: “Nesî, küfürde ziyâde olmaktır. Kâfirler bununla aldatılır. Bir ayı
helâl sayarlar. Başka sene ise, bu ayı harâm sayarlar.....” (Tevbe
sûresi, 38)]
Aylarla ilgili dînî terimlerden ikincisi: “Eşhürü’l-hac” denilen “Hac ayları”dır; bunlar da “Şevvâl eş-şerîf”, “Zil-ka’de” ve “Zil-hicce” aylarıdır.