"Hakîkî dostu, arkadaşı kendine tercih et!.."

29/06/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T

"Ey oğul! Eğer sana hakîkî dost arkadaş lâzım ise, Allah için sevenlerle beraber ol..."

 

 

Siyahî Ahmed Efendi Osmanlı velîlerindendir. 1777 (H.1191) senesinde Kastamonu'da doğdu. Burada zamanın âlimlerinden ilim tahsil ettikten sonra kendisini irşâd edecek bir zâtı aramaya başladı. Karadan hacca gitmek üzere yola çıktı. Şam'a vardığı zaman Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin sohbetlerine devam etti ve talebeleri arasına katıldı. Hocası ile birlikte hacca gitti. Tekrar Şam'a dönerek bir müddet daha kaldı. Mevlânâ Hâlid hazretleri ona icâzet verip Kastamonu'ya gönderdi. Burada Hâlidiyye yolunu insanlara öğretti. 1874 (H.1291) senesinde vefât etti. Oğluna şöyle nasîhatte bulundu:

Ey oğul! Sana sadâkat, bağlılık iddiasında bulunanların, yaptıkları iyilikleri başına kaktıklarını görürsün. Çünkü sadâkat ve bağlılık adına yaptıkları az bir iyilik karşılığında ağır, pek fazla bir hizmet ve karşılık beklerler, çok şey ümid ederler. Bu ümitlerine bir defa olsun müsaade etmezsen derhâl, gösterdikleri sevgi, sadâkat ve bağlılıklarını bırakırlar. Çok defa onların isteklerinden yakanı kurtaramaz, arzularının hâsıl olması yolunda boşuna dînini ve şerefini fedâ etmiş, yüz suyu dökmüş olursun.
Ey oğul! Eğer sana hakîkî dost arkadaş lâzım ise, Allah için sevenlerle beraber ol. Böyle kimselerden dostluk ve kardeşlik bağı kurduğun kimseye, muhtaç olduğunda ihtiyacından fazla malın varsa ver. Yahud onu kendinle beraber tut veya kendine tercih et. Beraber olduğunuzda ve arkasından ayıplarını ört ve gizle. Kusuru olduğunda sabır ve tahammül et. Hayatta iken ve vefat ettiğinde onu hayırla an. Herkese bilhassa sana karşı olanlara yumuşaklık, alçak gönüllülük, güler yüzlülük ile davranmaya gayret et. Sana, Rabbinden alıkoyan dünyalığa makam ve mevkiye kalbinin meyletmemesini tavsiye ederim. Çünkü nefis, hevâ, nefsin arzu ve istekleri, şeytan ve dünya, insanın dört düşmanı olup, herbirine karşı kullanılacak harp âletleri vardır...

Nefsin silahı tokluk, hapishanesi açlıktır. Hevânın silahı, çok konuşmak; sukût, konuşmamak ise, onun zindanıdır. Dünyânın silahı insanlarla fazla berâber olmak, onlar arasında fazla bulunmak, çâresi yalnızlık ve onlardan uzak kalmaktır. Şeytanın silâhı gaflet yâni Allahü teâlâyı unutmak; ona karşı tedbîr, Allahü teâlâyı anmak ve hatırlamak, O'nun büyüklüğünü düşünmektir. Zikir, Allahü teâlâya kavuşmakta en kısa yoldur.

Ey oğul! Bu nasihatlerimi iyi belle ve Allahü teâlânın nîmetlerine, sana yaptığı iyiliklere şükredenlerden ol!..