Şu adamı susturun!
14/08/2020 Cuma Köşe yazarı A.U
Mevlâna Seyyid İbrâhim, Allah adamlarındandır.
1528 senesinde vefât etti.
Kabri, İstanbul Eyüp Sultan Camii yakınındadır.
Bu zâtın çok sevenleri vardır.
Ama sevmeyenleri de vardır.
Nitekim bir kimse vardır ki.
Bu mübârek zâta dil uzatır.
Gıybetini yapar.
Ama büyük zat hiç aldırmaz.
Hatta cevap bile vermez.
Bir gün, sevenleri;
“Efendim, şu adamı susturun” derler.
Buyurur ki:
“Hayır, eden kendine eder.”
Derler ki:
“İzin verin, biz söyleyelim.”
O buyurur ki:
“Hayır, bırakın söylesin. Her kaptan içindeki dışarı sızar.”
İyi de, o kimse ahlaksızdır.
Meydanı boş bulunca, azıtır.
Hakâretini daha da arttırır.
O zamâna kadar sabreden İbrâhim Efendi, bu defâ çok üzülür!
Nâzik kalbi incinir.
Sevdiklerine buyurur ki:
“Onun dili, bir daha döner mi?
Hakaretlere devam edebilir mi?”
Eyvah, ok yaydan çıkmıştır.
Allah dostu kırılmıştır.
İşte ne olursa, o anda olur.
Adamın dili tutulur.
Bir kelime konuşamaz olur.
Nitekim büyükler demiştir ki:
"Evliyâ, açıkta duran bir kılıç gibidir.
Ona sataşan o kılıca boynunu vurur”
Velîler Allahın dostudur.
Onların hürmetine yağdırılır yağmur, kar.
Onların kalplerinden, kalplere feyiz akar.