Yeni olan her şey eskir, gençler ise ihtiyarlar!..
26/06/2023 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Mahmûd bin Abdürrahmân hazretleri Osmanlılar zamânında
Anadolu'da yaşayan evliyânın büyüklerindendir. Gavs-ül-Memdûh ismi ile şöhret
buldu. 1760 (H.1174) senesinde Tillo'da doğdu. İsmâil Fakîrullah hazretlerinin
torunlarından olup İbrâhim Hakkı Erzurûmî'nin talebesidir. Sohbetlerinde
buyurdu ki:
"Günah kişinin yanında ne kadar küçük görülürse, Allahü
teâlâ katında o derece büyük olur. Günah kişinin yanında ne kadar büyük
görünürse, Allahü teâlânın katında da o derece küçük olur."
"Bidat sâhibi ile oturan onunla görüşen kimseden sakınınız.
Bidat sâhibini seven kimsenin amellerini Allahü teâlâ kabûl etmez, kalbinden
İslâmın nûrunu çıkarır. Müslüman, Müslümanın yüzüne bakınca, kalbi parlar.
Müslümanın bidat sâhiplerinin yüzüne bakması ise, kalbini karartır. Yolda bidat
sâhibine rastlarsan, yolunu değiştir. Bidat sâhibine iltifat edip yükseltme.
Bidat sâhibine yardım eden, İslâmın yıkılmasına yardım etmiş olur."
"Dünyânın tamâmı altından olsaydı, yine yok olurdu. Âhiret
ise, çanak-çömlek gibi topraktan olsaydı, yine bâkî olurdu. Akıllı kimse,
geçici olan dünyâyı, altın da olsa reddeder. Bâkî olan âhireti, çanak çömlek
gibi topraktan da olsa kabûl eder. İşin aslı, âhiret bâkî ve altın gibi
kıymetlidir. Dünyâ ise, fâni ve çanak-çömlek gibi kıymetsizdir."
“Pişman olmadan önce tefekkür edip amel işleyiniz. Dünyâya
aldanmayınız. Çünkü, dünyâda sağlam ve sıhhatli olan, hastalanır. Yeni olan
eskir. Nîmetleri yok olur. Gençler ihtiyarlar."
"Farzlar, insan için sermâye, nâfileler ise kâr ve kazanç
gibidirler. Kâr, sermâye olduktan sonra meydana gelir."
"Kendi nefsine nasihat edici ol. Kendine muhakkak lâzım
olan şeyleri sağ iken görüp yapmaya gayret et. İnsanları kendine tavsiye ve
nasihat edici eyleme. Kendin dünyâda gâfil ve durgun olup da, öldükten sonra
senin için, iyilik ve sevap yapacaklarını ve senin için çalışacaklarını sanma.
Zîrâ sen, dünyâdayken kendine, âhiretin için lâzım olacak işlere can
çıkarcasına, çok gayret göstermediğin hâlde, başkalarının senin için iyilik
yapacaklarına, sevap işleyeceklerine nasıl inanabiliyorsun?"
"Allahü teâlâ dağlara; (İçinizden birisi üzerinde bir peygamberimle mükâleme edeceğim, konuşacağım) diye vahyetti. Bunun üzerine bütün dağlar başlarını kaldırıp yükselttiler. Sâdece Tûr-i Sinâ boyun eğdi, tevâzu gösterdi. Gösterdiği tevâzu sebebiyle Allahü teâlâ, peygamberi Mûsâ aleyhisselâm ile bu dağ üzerinde konuştu."