"Ey nefsim, boşuna sızlanma!.."
21/06/2023 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Mevlânâ Hâlid-i
Bağdâdî hazretleri, Bağdat'tan çıkıp bir senede Delhi'ye vardı.
Delhi toprağına ayak
bastığında sevincinden, yanında ne varsa dağıttı oranın halkına.
Sonra Abdullah-ı
Dehlevî hazretlerine varıp ve elini öpüp talebesi olmakla şereflendi.
Ve başladı vazifeye.
İlk işi dergâh
temizliğiydi.
Kovasını kuyudan
su ile doldurur, onu bir sopaya takarak omuzunda taşırdı her gün.
Dergâhtan kuyuya.
Kuyudan dergâha...
Bir gün, nefsinden
işitti ki:
“Sen, buna mı
lâyıksın?”
Ama aldırmadı ve;
"Ey nefsim!
Boşuna sızlanma. Bu iş zoruna gidiyorsa bil ki elimdeki süpürgeyi atar,
sakalımla süpürtürüm sana bu yerleri” dedi.
Omuzları yara olmuştu.
Bir gün omuzunda su
taşırken üstâdıyla karşılaştı.
Abdullah-ı Dehlevî
hazretleri, Hâlid-i Bağdâdî'nin omuzundan Arş'a doğru muazzam bir 'Nûr'un
yükseldiğini gördü.
Melekler onu
seyrediyordu.
Kemâle geldiğini
anladı artık.
Temizlik işinden,
husûsi hizmetine aldı onu.
Beş ay da üstâdına bizzât
hizmetle şereflendi.
Ve o "mânevî emanet" Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine nasip oldu...