Mal sevgisinin zararı zehirden çoktur!..
24/06/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Şemsüddîn Gamrî hazretleri evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî
mezhebî fıkıh âlimidir. 1384 (H.786) senesinde Mısır'ın Gamr bölgesinde doğdu.
Kâhire'de Câmi'ul-Ezher’de ilim tahsil etti. Ömer el-Vefâî Ahmed ez-Zâhid'in
sohbetlerinde bulunarak kemâle erdi. 1445 (H.849) senesi Mahallet-ül-Kübrâ
denilen yerde vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Çocuğu cömertliğe alıştırmalı, mal ve mülkü gözünden
düşürmelidir. Çünkü para ve mal sevgisinin zararı, zehirden çoktur. İmâm-ı
Gazâlî hazretleri; "Yâ Rabbî, beni ve çocuklarımı
putlara tapmaktan uzak tut!" meâlindeki İbrâhim
sûresi: 35. âyetinin tefsîrinde buyuruyor ki: Putlardan murâd, altın ve
gümüştür. Yâni İbrâhim aleyhisselâm; "Beni ve çocuklarımı altına ve gümüşe
tapmaktan, kalbimizi onlara bağlamaktan koru!" diye duâ ediyor. Çünkü
bütün kötülüklerin menşei; parayı, dünyâyı sevmektir...
Boş zamanlarında çocuklara oyun oynamak için izin vermelidir. Ama sıkıntılı ve zor oyunlar ve kötülüğe sebep olacak alışkanlıkları veren oyunlardan sakındırmalıdır. Bu edebler herkes için iyidir. Gençler için ise, daha iyidir. Anlama yaşına gelince, ona dünyâ malından esas maksadın, sıhhati korumak olduğunu anlatmalı, dünyâyı âhirete sermâye yapmayı tembih edip, öğütlemelidir. Eğer ilim sâhibi olacaksa, ilim tahsîli için gerekli terbiye verilmelidir. San'at sâhibi olacaksa, dînî vecîbeleri öğrenip yaptıktan sonra, o sanatla meşgûl etmelidir. Burada en iyisi, çocuğun tabiatine, yâni kâbiliyetine bakmalı, durumunu incelemeli, neye istidâdı olduğunu sezmeli, kâbiliyetinin hangi ilim ve sanata daha yatkın olduğunu anlayıp, o tahsîl ve sanata vermelidir. Zîrâ Peygamber efendimiz; "Kişi ne için yaratılmışsa, o işi ona kolaylaştırılır" buyurdular. Herkesin her sanata kâbiliyeti olmaz. Belki herkesin bir sanata istidâdı olur. Bunun altında derin bir sır vardır. Böyle olmasının sırrı, cemiyetlerin ayakta durması ve insanların düzenli, tertipli ve her birinin ayrı işler görerek, birbirinin eksik taraflarını gidermesidir. Çünkü bir kimse bir sanata istidâtlı ise, küçük bir gayretle onu öğrenir. O işe istidâdı yoksa, ona boşuna emek verip, boşuna ömür tüketir. Eğer çocuğun bir sanata karşı kâbiliyeti yoksa, onu başka sanata vermelidir. Bunda da, çocuğun o işi yapamayacağını iyice anlamalıdır. Değilse ümitsizliğe, başarısızlığa kapılır. Bir sanatı öğrenince, geçimini ondan sağlamasını emretmelidir. Onun zevkini alıp daha iyi yapmaya çalışmalı ve o sanatın inceliklerini öğrenmeli, branşında ihtisâs yapmalıdır.