Nimetlerin şükrünü yapmalıyız...
25/06/2023 Pazar Köşe yazarı S.K
Şükür, bütün nimetleri
İslamiyet’e uygun kullanmak demektir. Yani Allahü teâlânın verdiği nimetleri
yerinde sarf etmek, Ona itaat edip gizlide-açıkta günahlardan kaçınmaktır.
Kişi, Rabbinin verdiği nimetleri günaha vasıta yaparsa şükretmiş olmaz,
nankörlük etmiş olur. Nimetlerin elden çıkmaması ve artması için şükretmek
lazımdır. Allahü teâlâ mealen (Verdiğim nimetlere şükrederseniz onları
arttırırım. Şükretmezseniz elinizden alır, şiddetli azap ederim) [İbrahim:
7] buyuruyor. Nimetin kıymetini bilmeyip günah işlemek, eldeki nimetin
gitmesine sebep olur. Onun için sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini bilip
şükrünü yapmalıyız... Her uzvun, organın şükrü vardır:
Kalbin
şükrü: Kibir, ucub, suizan, öfke, riya, kin, haset, övünmek gibi
şeylerden kaçmak; ilim, tefekkür, rıza, hayâ, tevazu, merhamet, mürüvvet,
hüsn-i zan etmek gibi güzel vasıflara sahip olmaktır.
Bedenin
şükrü: Oruç tutmak, namaz kılmak ve bedenle yapılan
ibadetleri yerine getirmektir.
Allahü
teâlâyı tanımanın şükrü: Onun bildirdiği emir ve
yasaklara riayet edip hubb-i fillah ve buğd-ı fillah üzere
olmak yani, Onun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemek ve ayrıca çok
elhamdülillah demektir.
Peygamber
Efendimizi tanımanın şükrü: Ehl-i sünnet itikadı
üzere olup sevdiklerini ve onu sevenleri sevmek, sevmediklerini ve onu
sevmeyenleri sevmemek, sünnetiyle amel etmektir.
Ehl-i
sünnet âlimlerini tanımanın şükrü: Eserlerini okumak,
okutmak ve yaymaktır.
Aklın
şükrü: Aklı, dinin emrettiği şekilde kullanmaktır.
İlmin
şükrü: Bildiğiyle amel etmek ve emr-i maruf
yapmaktır. Ehl-i sünnet alimlerinden öğrendiği doğru bilgiler ile amel
etmek ve bu bilgilerin yayılmasına yardımcı olmaktır.
Malın
şükrü: Zekât, sadaka vermek, hayır hasenat yapmaktır.
Evin
şükrü: Evde günah olan işler yapmamak ve misafir
ağırlamaktır.
Arabanın
şükrü: Faydalı hizmetlerde kullanmaktır.
Mesleğin
şükrü: Mesleğini dine ve dünyaya uygun şekilde
kullanmaktır.
Eşin
şükrü: Haklarına riayet etmek ve onu üzmemeye çalışmaktır.
Evladın
şükrü: Güzel bir isim koymak, çocuk nimetine şükür için olan akikasını
kesmek ve İslam terbiyesi üzere yetiştirmektir.
Bütün
nimetlerin şükrü: Bütün nimetlerin, Allahü teâlânın
lütfu ve ihsanı olduğunu düşünerek İslam’ın beş şartını kusursuz yerine
getirmek ve günahlardan sakınmaktır.
(Allahümme mâ esbaha bî min ni’metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe lekel hamdü ve lekeş-şükr) diyen, gündüzün şükrünü yerine getirmiş olur. Akşam (Mâ esbaha) yerine (Mâ emsâ) diyerek okuyan da gecenin şükrünü yerine getirmiş olur. Manası: "Ya Rabbi, bana ve diğer yarattıklarına verdiğin maddi ve manevi nimetlerin sabaha [akşama] kadar bizim yanımızda kalması, yalnız sendendir. Sen birsin. Senin ortağın yoktur. Sana hamd ve şükrediyoruz."