Ahiret saadetine kavuşmak için...
14/11/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
"Ey kıymetli
oğlum! Ebedi olan ahiret saadetine kavuşturacak sebeplere yapışmayı niçin
yarına bırakıyorsun?"
Büyük İslam âlimi
İmam-ı Rabbani hazretleri, sevdiklerinden birine, aslında hepimize
yazdığı Mektubat kitabının birinci cilt, 96. mektubunda özetle şöyle
buyuruyor:
Ey kıymetli oğlum!
Bugün, her istediğini kolayca yapabilecek bir hâldesin. Gençliğin, sıhhatin,
gücün, kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada bulunduğu bir zamandasın.
Saadet-i ebediyyeye, ebedi olan ahiret saadetine kavuşturacak sebeplere
yapışmayı, yarar işleri yapmayı, niçin yarına bırakıyorsun? İnsan ömrünün en
iyi zamanı olan gençlik günlerinde, işlerin en iyisi ve faydalısı olan,
sahibin, Yaradan'ın emirlerini yapmaya, Ona ibadet etmeye çalışmalı,
İslamiyet’in yasak ettiği haramlardan, şüphelilerden sakınmalıdır. Beş vakit
namazı Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadında olan imamın arkasında kılmayı elden
kaçırmamalıdır. Nisap miktarı ticaret malı olan Müslümanların, bir sene sonra
zekât vermeleri emrolunmuştur.
Allahü teâlâ, çok
merhametli olduğu, kullarına çok acıdığı için, yirmi dört saat içinde ibadete,
yalnız beş vakit ayırmış, ticaret eşyasından ve çayırda otlayan dört ayaklı
hayvanlardan, tam veya yaklaşık olarak ancak, kırkta birini fakirlere vermeyi
emir buyurmuştur. Birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir.
O hâlde, yirmi dört
saatte bir saat tutmayan bir zamanı, Allahü teâlânın emrini yapmak için
ayırmamak ve zengin olup da, malın kırkta birini Müslümanların fakirlerine
vermemek ve sayılamayacak kadar çok olan, mubahları bırakıp da, haram ve
şüpheli olana uzanmak, ne büyük inat, ne derece insafsızlık olur.
Gençlik çağı, nefsin
kaynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda
yapılan az bir amele pek çok sevap verilir. İhtiyarlıkta dünya zevkleri azalıp,
güç kuvvet gidip, arzulara kavuşmak imkânı ve ümitleri kalmadığı zamanda,
pişmanlıktan, âh etmekten başka bir şey olmaz. Çok kimselere bu pişmanlık
zamanı da, nasip olmaz. Bu pişmanlık da tövbe demektir ve yine büyük bir
nimettir. Çokları bu günlere kavuşamaz. İnsan ve cin şeytanları, bugün, Allahü
teâlânın affını, merhametini ileri sürerek aldatmakta, ibadetleri yaptırmayıp,
günahlara sürüklemektedir.
Hâlbuki, iyi bilmeli
ki, bu dünya, imtihan yeridir. Bunun için, burada [dünyada] dostlarla
düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir. O gün [kıyamet günü],
yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmayacaktır. Evet,
Müslümanların, zerre kadar imanı olanların hepsi sonunda hattâ, çok zaman
Cehennemde kaldıktan sonra bile, merhamete kavuşacaktır. Fakat rahmete
kavuşabilmek için, ölürken iman ile gitmek şarttır. Hâlbuki, günahları
işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlânın emirlerine ve haramlarına ehemmiyet
verilmeyince, son nefeste iman nuru sönmeden nasıl geçebilir?
Allahü teâlâ hepimizi beğendiği işleri yapmaya kavuştursun!