"Hiç kimseyi kıyafetine göre değerlendirme!.."
15/02/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Eski elbiseler içinde bir âlim, mahkemede üst sıralarda bulduğu
boş bir yere oturur. Ancak kadı, adamcağıza sert sert bakar!..
Din büyüklerimiz "Kibir, Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Her
iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır. Büyüklenerek 'ben' demek
feyiz ve bereketi keser" buyuruyorlar... Allahü teâlânın sıfatları
değil, bizzat zatı kibirliye düşmandır. Cenâb-ı Hak, "Kibriya ve
azamet bana aittir" ve "Kibirli olanı asla affetmem
yakarım" buyuruyor. Peygamber aleyhissalatü vesselam da, "Kalbinde
zerre kadar kibir olan Cennete giremez" buyuruyor... Kibir
şeytanın sıfatı ve kovulma sebebidir. İlmi ile kibirlenmek ise büyük
felakettir. Kibir, şirkin kardeşidir. Kibir taşıyan kafada, akıl bulunmaz.
Nefsi aradan çekmeli, kendimizden iğrenmeliyiz. Kendinden tiksinmeyen
kurtulamaz.
Şu menkıbe, bu hususu ne de güzel anlatıyor...
Bir zamanlar fakir, elbisesi eski fakat tertemiz bir âlim, bir
mahkemede üst sıralarda bulduğu boş bir yere oturur. Mahkemenin kadısı
(hâkimi) gerek giyiminden gerekse tanımadığından olacak ki, sert sert bakar.
Bunun üzerine, kadının bir adamı, fakirin yanına gelerek;
-Buradan kalk. Herkes meclisin üst tarafına layık olamaz. Senin yerin
aşağısı, der.
Âlim de kalkar ve aşağılarda bir yere oturur...
Derken âlimler bir fıkhi meselede tartışmaya başlarlar:
-Dediklerini kabul edemem, sen bu konuyu bilmiyorsun, şeklinde birbirlerine
üstünlük kurma mücadelelerini sürdürürler. Bir karmaşadır gider...
Fakir âlim dayanamaz kalkarak söz alır:
-Lütfen bir kere de beni dinler misiniz? Bu konuda benim de söyleyeceğim
birkaç söz var.
-Buyurun, iyi bir şeyler biliyorsanız söyleyin.
Âlim, çok güzel bir üslup ve konuya hâkimiyeti ile onları ikna etmekle
kalmaz aynı zamanda gönüllerini de fetheder. Sözünü öyle bir yere getirir ki,
kadı efendi, hatasını anlar, onun faziletini de takdir ederek, askıdaki
cübbesini, sarığını alıp ona vermek ister. Ancak o kabul etmez. Kadı efendi
şöyle der:
-Yazıklar olsun bizlere ki, senin kıymetini anlayamadık.
Meclisimizi teşrifinizden dolayı teşekkürlerimizi sunamadık. Sizin bu
kadar fazilet ile meclisin alt tarafına oturmanızdan dolayı çok müteessirim.
Kadı efendiden sonra, adamı da gelir, biraz önce kalbini kırdığı fakir âlimin
gönlünü almaya çalışır. Kadının takdim ettiği sarığı, fakir âlimin başına
sarmaya çabalar. Ancak mütevazı fakir âlim şu ibretli cevabı verir:
-Dur, ben o sarığı sarmam. Çünkü elli arşınlık bu sarığı sararsam, bana
kibir gelebilir. Yarın eski elbiseli birisini görürsem, onları beğenmezlik
edebilirim. O sarık başımda oldukça, beni görenler halkı gözümde küçük
göstermeye uğraşırlar. Sen sen ol, kimseyi sarığına, kıyafetine göre
değerlendirme!
