Kazâ borcu olan nâfile namaz kılabilir mi?
15/12/2020 Salı Köşe yazarı R.A
Duhâ, Teheccüd, Evvâbîn gibi nâfile namaz kılmak isteyen, o vakitlerde kazâ
kılarsa, bu nâfileleri de kılmış olur.
Allahü teâlâ, “Bana farzla yaklaşılır”, Resûlü de, “Kazâ
borcu olanın nâfilesi kabul olmaz” buyururken, âlimler de
bunları, “Kazâsı olanın, sünnet ve nâfile kılması uygun değildir” diye
açıklarken, Allah'ın emri olan farzı bıraktırıp, nâfileleri kıldırmaya
çalışıyorlar. Bir kimse, ömründe nâfileleri hiç kılmasa, âhirette cezâ
verilmez, tabii ki onların sevaplarından mahrum kalır; fakat bir
farzı terk etmenin cezâsı çok büyüktür.
İsmâîl Hakkî Bursevî’nin Ruhul-beyân isimli tefsîrinde, En’âm suresinin
165. âyetinin tefsîrindeki hadîs-i şerîfte bildiriliyor ki: Kıyâmette helâl
yoldan kazanan kimseye denir ki:
- Bu malları kazanırken ve sarf ederken farz namazları vaktinde kıldın mı?
Namazın rükûunu, secdesini ve abdestte farzları tâm yaptın mı?
- Yâ Rabbî, helâlden kazanıp helâl yerlere harcadım, hiçbir farzı
kaçırmadım.
- Helâl kazanırken bazı yanlışların olmadı mı?
- Yâ Rabbî, helâl yollardan kazandım ve helâl yollarda harcadım, hiçbir
farzı zâyi etmedim, farzları yerine getirirken ihlâsıma halel getirmedim. (Rûhul-beyân 3/132)
Duhâ, Teheccüd, Evvâbîn gibi nâfile namaz kılmak isteyen, o vakitlerde kazâ
kılarsa, bu nâfileleri de kılmış olur. Eğer bunlara da niyet ederse niyet
sevâbına da kavuşur.
Büyük âlim İbn-i Nüceym hazretleri buyuruyor ki: “Kazâ
namazı olan, sünnetleri kılarken kazâya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk
etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka
bir namaz daha kılmaktır. Kazâ kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş
olur.” (İbn-i Nüceym, Nevâdir-i fıkhiyye s. 36)
“Sünnet kılarken kazaya da niyet edince, sünnet de kılınmış olur.” (Oflu
Muhammed Emîn Efendi, Necâtül-mü'minîn)
Âlimler sözbirliği ile bildirdiler ki:
Reğâib ve revâtib ameller (nâfileler) ile vâcibler, sevapta, hükümde ve
üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler, kılınmış olan farzların eksiklerini
tamâmlar. Nâfileler ise sünnetlerin eksiklerini tamâmlar. Hiçbir nâfileyle farz
borcu ödenmiş olmaz. Bazı avâmın [câhillerin] iddiâ ettiği gibi, farzı bırakıp
da nâfileyle uğraşmalarının, meselâ Evvâbîn namazının farz kazâların yerine
geçeceğini iddiâ etmelerinin dînde yeri yoktur. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhul-beyân III/127)
İmâm-ı Rabbânî hazretleri de buyuruyor ki: "Zekât olarak fakîre bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevâbdır, çünkü zekât vermek, farzı yapmaktır. Sadaka ise, nâfiledir. Farzın yanında nâfilenin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytân aldatarak, kazâ kıldırtmayıp ve zekât verdirtmeyip, nâfileleri güzel gösteriyor."