Kabir, derin olmalıdır
02/03/2023 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
Sual: Kabrin derinliği,
genişliği ne kadar olmalı ve ölünün kabre konuş şekli nasıldır?
Cevap: Konu
ile alakalı olarak Câmi’-ul-fetâvâ kitabında deniyor ki:
“Kabrin derinliği, insanın göğsüne kadar olmalıdır. Adam boyunca
olması daha iyidir.”
Kabir, su girmemesi, koku çıkmaması ve hayvanların açmaması
için, derin olmalıdır. Uzunluğu meyyitin boyu kadar, genişliği, boyunun yarısı
kadar olmalıdır. Kabrin uzunluğuna istikameti, kıble ciheti ile dik açı yapacak
şekilde olmalıdır. Lahd yapmak sünnettir. Lahd, kabir kazıldıktan sonra, kabrin
tabanından kıble cihetine ve kabir boyunca, içine meyyit sığacak kadar genişlik
ve yükseklikte kazılan yerdir. Meyyit, lahd içine, sağ yanı üzere konur. Şak
yapılmaz yani kabir kazıldıktan sonra ortasına çukur açıp, meyyit buraya
konmaz. Toprak çürük, nemli ise, erkeği lahdin veya doğruca kabrin içine tabut
ile koymak caiz olur. Toprak kuru ve sağlam ise, erkeği tabut ile gömmek mekruh
olur. Meyyitin altına keçe, hasır gibi şeyler sermek de mekruhtur. Tabut ile
gömünce tabut içine biraz toprak konur. Kadınları, her zaman tabut ile gömmek
efdaldir.
Sual:
Herhangi bir sebeple mezar açıldığında, mezardaki cenazeyi tekrar kefenlemek
gerekir mi?
Cevap: Mezardan
çıkarılmış, çıplak görülen bir ölü, kokmamış ise, sünnet üzere kefenlenip
gömülür. Kokmuş ise, bir beze sarılıp gömülür.
Sual:
Oğlan ve kız çocukları öldüğünde, kefenleri, aynen büyükler gibi mi olur?
Cevap: Büyük
oğlan, adam gibi kefenlenir. Büyük kız, kadın gibi kefenlenir. Küçük oğlan bir,
küçük kız, iki parça kefene sarılır. Ölü doğan çocuk, düşük ve insan uzvu
mesela kolu kefenlenmez, bir beze sarılıp gömülür.
Sual:
Kiraya verilen ev, araba gibi şeyler oluyor, bunlar zarar gördüğü zaman, bu
zararı kiracı mı yoksa mal sahibi mi öder?
Cevap: Kiraya
verilen mal, kiracıya teslim edilince emanet olup, kiracının elinde kasıtsız
telef olunca, zarara uğrayınca, bu zararı ödemez. Kiraya verilen malı, âdet
haricinde kullanmak kasıt sayılır. Eğer kiracı kasıtlı zarar vermişse, meydana
gelen zararı öder.
Sual:
Yemekleri ne niyetle yemelidir?
Cevap: İmâm- Rabbânî hazretleri; “Yemekleri, keyif için, lezzet için yememeli, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeye kuvvet bulmak için yemelidir” buyuruyor.