Allahü teâlânın sıfatlarını bilmemek özür değildir!
15/12/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
Âkıl ve bâliğ olan, her Müslümanın, Allahü teâlânın sıfat-ı zatiyyesini ve
sıfat-ı sübûtiyyesini, doğru bilmesi lâzımdır.
Mustafa İsmet Efendi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfesi olan
Abdullah-ı Mekkî hazretlerinin halîfesidir. Rumeli’de Yanya’da doğdu.
Abdullah-ı Mekkî hazretleri icâzet verdikten sonra Edirne'ye gönderdi. Daha
sonra İstanbul'a gelen Mustafa İsmet Efendi, Fâtih Çarşamba'da bir dergah ve
câmi inşâ ettirdi. Burada yetiştirdiği talebeleri arasında Memduh Paşa gibi
devlet adamları, Ahıskalı Ali Haydar Efendi gibi meşhur zâtlar vardır.
Abdülmecîd Han ve İkinci Abdülhamid Han tarafından ilmi takdir edilen Mustafa
İsmet Efendi, bu pâdişahlar tarafından sık sık ziyâret edilirdi. 1872'de vefât
eden Mustafa İsmet Efendinin kabri, yaptırdığı câminin bahçesindedir. Bir
dersinde şunları anlattı:
Yüksek üstadımız Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri buyurdular ki: Hiçbir
şeye muhtaç olmayan ve keremi, ihsânı bol olan ve kullarına çok acıyan Allahü
teâlâya güzel îtikatım şöyledir ki, sermâyesi az, kalbi kara olan bu fakir
Hâlid'in yersiz sözlerini af buyura ve kusurlu ibâdetlerini kabûl eyleye!
Yalancı, aldatıcı şeytanın kötülüklerinden [ve İslâm düşmanlarının yalan yanlış
sözlerine ve yazılarına aldanmaktan] koruyarak, şâd eyleye! Merhametlilerin en
merhametlisi ve ihsân sahiplerinin en cömerdi ancak Odur.
(Mükellef) olan, yâni âkıl ve bâliğ olan, kadın, erkek
her Müslümanın, Allahü teâlânın sıfat-ı zatiyyesini ve sıfat-ı sübûtiyyesini,
doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek
özür olmaz. Ahmed oğlu Hâlid-i Bağdâdînin bu kitabı yazması, başkalarına
üstünlük ve bilgi satmak ve şöhret sahibi olmak için değildir. Bir yâdigâr, bir
hizmet bırakmak içindir. Allahü teâlâ, bu âciz olan Hâlide, kendi kuvveti ile
ve Resûlünün mübârek ruhunun yardımı ile imdâd eylesin! Âmîn.
Allahü teâlânın (Sıfat-ı zâtiyye)si altıdır. Bunlar: Vücûd,
Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ü lil-havâdis ve Kıyâm-ü
bi-nefsihî'dir. Vücûd, kendiliğinden var olmak demektir. Kıdem, varlığının
öncesi, başlangıcı olmamaktır. Bekâ, varlığı sonsuz olmaktır, hiç yok
olmamaktır. Vahdâniyyet, hiçbir bakımdan şerîki, nazîri, benzeri olmamaktır.
Muhâlefet-ü lil-havâdis, hiçbir şeyinde, hiçbir mahlûka, hiçbir bakımdan
benzemez demektir. Kıyâm-ü bi-nefsihî, varlığı kendindendir, hep var olması
için, hiçbir şeye muhtaç değildir, demektir...
Bu altı sıfatın hiç biri, mahlûkların hiçbirinde yoktur. Bunların,
mahlûklara hiçbir sûrette teallukları, bağlantıları da yoktur. Bazı âlimler,
Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ü lil-havâdisin aynı olduklarını söyleyerek, (sıfat-ı
zâtiyye beştir) demişlerdir].