“Hayret! Bâzısı kerâmet görmek istiyor!"

25/09/2022 Pazar Köşe yazarı A.U

Bir gün Azîz Mahmud Hüdâyî hazretleri, pâdişahın dâvetiyle saraya gider.

Oturup sohbet ederler.

Az sonra büyük velî abdest almak ister.

Pâdişah ibrikle su döker.

Sultânın annesi de, elinde havluyla beklemektedir.

O ara içinden;

"Bir kerâmetini görsem" diye geçer.

Abdest biter.

Büyük velî kurulanırken;

“Hayret! Bâzısı kerâmet görmek istiyor. Hâlbuki Pâdişah eğilmiş, elimize su döküyor. Annesi, havlu tutmak için ayakta bekliyor. Bundan büyük kerâmet mi olur?” buyurur.

Sohbete devam ederler.

Pâdişah;

“Efendim, Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, kendi talebelerine kıyâmet günü şefâat edecekmiş, bu haber doğru mudur?” diye sorar.

Büyük velî ona döner.

“Doğrudur” buyurur.

Sultân arz eder ki:

“Peki, zât-ı âlinizin de bu hususta bir vaadi var mıdır acabâ?”

O, ellerini açar.

“Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bize tâbi olanlar ve ömründe bir kere türbemize gelip bir Fâtiha okuyanlar, denizde boğulmasınlar, fakirlik görmesinler, âhirete îmânla gitsinler, öleceği günü bilsin ve haber versinler” diye duâ eder...