"Bid'at ehli ile oturmayınız, onlarla sohbet etmeyiniz!"
26/02/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Bid'at
ehli sizi dalâlete düşürebilirler veya bilmediğiniz kötülüklere
bulaştırabilirler."
Ebû Kilâbe hazretleri
Tâbiînin büyüklerindendir. Basra'da doğdu. Eshâb-ı kirâmdan Sâbit bin Kays,
Enes bin Mâlik ve Tâbiînden büyük âlim Katâde'den (radıyallahü anhüm) ders alıp
ilimde yükseldi. 722 (H.104) senesinde Şam'da vefât etti. Hikmetle dolu pekçok
nasîhat ve sözleri vardır.
Bir gün; "Hem
dünyâ, hem de âhirette yaşayan kimseye ne saâdet!" buyurunca; Âhirette
nasıl yaşandığı kendisinden soruldu, cevâbında; "Böyle bir insan dünyâda
Allahü teâlâyı hatırından çıkarmadı, dâimâ O'na yalvardı ve bu sâyede âhirette
O'nun rahmetine mazhar oldu" buyurdu.
Kendisine
"Kimlerden uzak duralım?" diye soruldu. Cevâben; "Arzu ve
istekleri peşinden koşanlarla berâber oturup kalkmayınız. Onlarla konuşmayınız.
Çünkü, sizi kendi sapıklıklarına düşürmelerinden zihninizi karıştırmalarından
korkuyorum" buyurdu.
Bir tanıdığı
arkadaşından şikâyet etmişti. "Sana, din kardeşinden istemediğin bir şey
ulaşırsa, onun için bir özür ara. Bir mâzeret bulamazsan, kendi kendine, belki
benim bilmediğim bir durum vardır, de" buyurdu.
Bid'at yâni dinde
sonradan ortaya çıkarılan ve dindenmiş gibi olan hurâfelere ve bid'at
sâhiplerine çok kızar ve şöyle derdi: "Bid'at ehli ile oturmayınız.
Onlarla sohbet etmeyiniz. Zîrâ sizi dalâlete düşürebilirler veya bilmediğiniz
kötülüklere bulaştırabilirler. Bir kimse bir bid'at ortaya çıkarırsa onunla
harp ederim."
İlim sâhipleri
sorulduğunda: "Âlimler üç kısımdır. Bir kısmı, ilmi ile amel eder,
insanlar da onun ilmiyle amel ederler. Diğer bir kısmı, ilmi ile amel eder,
fakat insanlar onun ilmiyle amel etmez. Başka bir kısmı da ilmiyle kendisi amel
etmediği gibi insanlar da amel etmez" buyurdu.
Kendisine
"Münâfıkların âhiretteki hâlleri nasıldır?" denildi. Buyurdu ki:
"Kıyâmet günü Arş-ı a'lâ tarafından bir münâdî Yûnus sûresi 62. âyet ile
meâlen; (Ey Allah'ın sevgili kulları! Sizin için bir korku yoktur. Siz
mahzûn da edilmezsiniz) diye nidâ eder. Bu nidâdan sonra herkes başını
yukarı kaldırır ve; inandık îmân ettik, derler. Ancak, münâfıkların başları hiç
yukarı kalkmaz ve eğik kalır."
Bir defâsında da; "Allahü teâlâya şükre sebep olan dünyâlık insana zarar vermez" buyurdu. Namazlardan sonra "Allahümme innî es'elüke't-tayyibât ve terk-el-münkerât ve hubbe'l-mesâkîn ve en tetûbe aleyye ve izâ eradte lî ibâdike fitneten en teveffenî gayre meftûnin" duâsını okurdu.