Dinimizde en kıymetli şey verâ ve takvâdır
19/12/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
Dînin temeli takvâdır.
Verâ ve takvâ, haramlardan kaçınmak demektir.
Ebü’l-Hüseyin Verrâk
hazretleri sofiyye-i aliyyedendir. İran’da Nîşâbur’da doğdu ve orada yaşadı.
Ebû Osman el-Hîrî’nin sohbetlerinde yetişti. 320 (m. 932)’de vefat etti.
Sohbetlerinde buyurdu ki:
Sûre-i Haşr’in yedinci
âyetinde meâlen, (Resûlümün getirdiği emirleri alınız, itaat ediniz! Nehy, men,
yasak ettiği şeylerden sakınınız!) buyuruldu. Dünyada felaketlerden, âhirette
azaptan kurtulmak için, iki şey lâzımdır: Emirlere sarılmak, yasaklardan
sakınmak! Bu ikisinden, en büyüğü, daha lüzûmlusu, ikincisidir ki, (Verâ) ve
(Takvâ) denir.
Resûlullahın
“sallallahü aleyhi ve sellem” yanında, birisinin çok ibâdet ettiğini, çok
uğraştığını söylediler. Birisinin de, yasak edilen şeylerden çok sakındığını
söylediklerinde, (Hiçbir şey, verâ gibi olamaz!) buyurdu. Yâni, yasaklardan
sakınmak, daha kıymetlidir buyurdu.
Bir hadis-i şerifte
de, (Dîninizin direği verâdır) buyurdu. İnsanların meleklerden daha üstün
olabilmesi, verâ sâyesindedir ve terakkî etmeleri, yükselmeleri bu sâyededir.
Melekler de, emirlere itaat etmektedir. Hâlbuki melekler, terakkî edemiyor. O
hâlde, verâa sarılmak ve takvâ üzere olmak, her şeyden daha lüzûmludur.
İslâmiyette en
kıymetli şey takvâdır. Dînin temeli takvâdır. Verâ ve takvâ, haramlardan
kaçınmak demektir. Haramlardan tamamen kaçınabilmek için, mubâhların
fazlasından kaçınmalıdır. Mubâhları, lâzım olduğu kadar, kullanmalıdır. Bir
insan, mubâh, yâni İslâmiyetin izin verdiği şeylerden, her istediğini yapar,
taşkınca mubâh işlerse, şüpheli şeyleri yapmaya başlar. Şüpheliler ise, haram
olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvân gibi, kendine düşkündür. Uçurum
yanında dolaşan, bir gün uçuruma düşebilir. Verâ ve takvâyı tâm yapabilmek
için, mubâhları lâzım olduğu kadar kullanmalı, zarûret miktârını aşmamalıdır.
Bu kadarını kullanırken de kulluk vazîfelerini yapabilmek için kullanmaya niyet
etmelidir. Böyle niyet etmeden, az kullanmak da günah olur. Azı da çoğu gibi
zararlı olur. Mubâhların fazlasından tamamen kaçınabilmek, hemen hemen mümkün
değildir. Hiç olmazsa, haramlardan kaçınmalı, mubâhların fazlasından da elden
geldiği kadar sakınmaya çalışmalıdır.
Mubâhlar, lüzûmundan fazla işlendikte, pişman olup tövbe etmelidir. Bu işleri, haram işlemeye başlangıç bilmelidir. Allahü teâlâya sığınmalı ve yalvarmalıdır. Bu pişmanlık, tövbe ve yalvarmak, belki mubâhların fazlasından büsbütün sakınmak yerine geçerek, böyle işlerin âfetinden, zararından korur.