Kazâ ve kaderin esrârını din câhilleri anlayamaz!
26/10/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Kazâ ve kader bilgisini,
çok kimseler anlayamamış, doğru yoldan ayrılmıştır."
Mevlânâ Bedreddîn Serhendî İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin
talebelerinin en meşhurlarındandır. Hindistan’da Serhend’de 1593 (H.1002)
senesinde doğdu. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hânegâhında, ilim tahsîl ederek
yetişti. Hocasının teveccühlerine kavuşup, sohbetlerinde bulunmakla şereflendi.
1688 (H.1098) senesinde vefât etti.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, Mevlânâ Bedreddîn Serhendî'ye
gönderdiği bir mektup:
Kazâ ve kaderin esrârını, din câhilleri anlayamayıp, doğru
yoldan kayar. İnsanları işlerinde mecbûr, esir veya hâkim, yaratıcı sanmak
tehlikesine düşerler. Allahü teâlâ, Peygamberlerinin en üstünü ile, kullarına
doğru yolu, doğru bilgiyi gösterdi. Yanlış düşünen câhillerin ve âsilerin özür,
bahâne etmelerine meydan bırakmadı. O büyük Peygambere ve akrabâsına ve
Eshâbının hepsine bizden iyi duâlar ve selâmlar olsun! O'nun Eshâbının her
biri, Allahü teâlâya itâat edenlerin ve kadere inanıp, kazâya râzı olanların en
iyisidir.
Kazâ ve kader bilgisini, çok kimseler anlayamamış, doğru yoldan
ayrılmıştır. Bu bilgi üzerinde akıl yürütenler, vehm ve hayâllerine
kapılmıştır. Bunlardan bir kısmı, insanların isteyerek yaptığı işlerinin cebr,
zor ile olduğunu sanmış, çokları da, insanların her işi yaratarak yaptığını,
isteyerek yapılan işlere, Allahü teâlânın karışmadığını söylemiştir. Üçüncü
anlayış şekli de, doğru yolda gidenlerin, İslâmiyeti iyi anlayanların sözüdür.
Bunlar, "Fırka-i nâciye" ismi ile müjdelenmiş olan, "Ehl-i
sünnet ve cemâat"tir. Allahü teâlâ, o yüksek âlimlerden ve onların yolunda
gidenlerden râzı olsun! Bunlar birinci ve ikinci kısımda olanlar gibi taşkınlık
yapmamış, orta yolu seçmişlerdir. Ehl-i sünnetin reîsi olan İmâm-ı A'zam Ebû
Hanîfe, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'tan şöyle sordu:
-Allahü teâlâ, insanların istekli işlerini onların arzûsuna
bırakmış mıdır?
O da;
-Allahü teâlâ, rübûbiyyetini (yaratmak ve her istediğini yapmak
büyüklüğünü) âciz kullarına bırakmaz, buyurdu.
-Kullarına, işleri zor ile mi yaptırıyor? diye sorunca da;
-Allahü teâlâ âdildir. Kullarına zor ile günah işletip, sonra
Cehennem'e sokmak, O'nun adâletine yakışmaz buyurdu.
-O hâlde, insanların, istekli hareketi, kimin arzûsu ile oluyor,
kim yapıyor? diye sordu. O da;
-İşleri insanların arzûsuna bırakmamış ve kimseyi cebr etmemiştir. İkisi arası olagelmektedir. Yaratmayı kullarına bırakmadığı gibi, zor ile de yaptırmaz, buyurdu.