Allahü teâlâyı anmak, kalbe, ruha hayat verir
11/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Dünyâyı tercih eden,
emânet olan günleri gafletle geçiren kimseye akıllı denmez.
İbrâhim Tâzî hazretleri İslâm âlimlerinden ve büyük velîlerdendir. Fas’ta Tâze şehrinde doğdu. İlk olarak zamânının âlim ve velîlerinden Ebû Zekeriyyâ Yahyâ el-Vâziî'den okudu. Vehrân'a giderek, orada bulunan âlimlerin derslerine devâm edip, ilmini ilerletti. Tasavvuf yolunda; Sâlih bin Muhammed ez-Zevâvî'den feyiz aldı. 1461 (H.866) senesinde Tâze'de vefât etti.
İbrâhim Tâzî
hazretleri, buyurdu ki: "Dünyâ ve onun süsleri hiçbir şey değildir.
Dünyânın günleri sâdece emânettir. Dünyâyı tercih eden, emânet olan günleri
gafletle geçiren kimseye akıllı denmez. Sermâyesini helâk olacak olan şeye
yatıran kimseye yazıklar olsun. Allahü teâlânın muhabbeti ve bütün işlerini
Allahü teâlânın rızâsına uygun yapmak gayreti, şereflerin en büyüğüdür. Vekar
ile ahlâklanmayı unutma. Kötü işlere bulaşmayı bırakıp, her ân Allahü teâlâyı
an ve O'nu hatırından çıkarma ve bunu her yaranın ilâcı bil. Bu, susuzluk için
saf sudan daha faydalıdır. Ey kardeşim! Kimin takvâdan nasîbi varsa ve dünyâya
düşkün değilse; kerâmete, çok iyiliklere, saâdet ve hakîkî zenginliğe kavuşur.
Öyle ise, dünyâ sevgisinden vazgeç. Dünyâya düşkün olmak, bütün günahların
başıdır. Ona aldanma. Onun malı, mülkü, lezzetleri, görünüşleri hep aldatıcı,
geçici ve yalancıdır. Sonunda yok olmak üzere hazırlanmıştır. Dünyâ hayâtı;
oyun, eğlence ve süsten ibârettir...
Dünyâ seni aldatmasın.
Dünyâ, zâlim ve hîlekârdır. Bugün senin olduğunu sandığın malların, yarın
başkasının olduğunu görürsün... İhlâslı birisi nasîhat verirse kulak ver. Onu
dinle ve onunla amel et. Böyle kimsenin nasîhati, seni Rabbin rızâsına
yaklaştırır... Allahü teâlâ bir kulundan râzı olursa, onu fadl ve lütfu
ile, ebedî kalmak üzere, sevinç ve saâdet yeri olan Cennet'e koyar...
İnsan için, zamanın
şartlarını ve hâlini çok iyi bilen, yüksek ilim ve yüksek hâl sâhibi bir büyüğe
uyması büyük bir ganîmettir. Böyle bir zâtı tanıyıp ona tâbi olmak, hizmetinde
bulunmak, maksûduna ermek isteyen kimse için, tesiri fevkalâde olan, kıymetli
ve kuvvetli bir ilâç, bir kimyâdır. Dünyâ ve âhirette kurtuluş, âlemlerin Rabbi
olan Allahü teâlâyı sevmek ve O'nu hatırdan çıkarmamakla mümkündür. Allahü
teâlâyı anmak, kalbe, rûha ve dile hayat verir. Kişinin amellerinin en üstünü,
Allahü teâlâyı anmaktır. O'nu anmak, en sağlam iptir. Buna sarılanlar,
sıkıntılardan kurtulup rahata kavuşmuşlardır.