Kibir ve ucubdan kurtulmak için...
07/11/2024 Perşembe Köşe yazarı S.A
Günahkârları
beğenmemeli, fakat kendini günahkârlardan üstün de görmemelidir. Kendini
cennetlik, günahkârları cehennemlik bilmemelidir...
Bir
Müslümanın yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenmesi, bunlarla övünmesi
dinimizin yasakladığı şeylerdendir... İnsanı yaptıklarını beğenmeye
sürükleyen sebeplerin başında cehalet ve gaflet gelir. Bu kötü huydan kurtulmak
için, “her şeyin Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile meydana
geldiği” unutulmamalıdır. İlim, akıl, ibadet, mal, evlat, makâm gibi
nimetlerin Rabbimizin lütfu ihsanı olduğunu hatırlamalıdır...
Eshab-ı kiramdan (aleyhimürrıdvan) bazıları
Huneyn Gâzasında askerin çokluğunu gördüler ve “biz artık mâğlup
olmayız” dediler. Bu sözler Resulullah Efendimize (sallallahü aleyhi
ve sellem) mâlum oldu, çok üzüldüler. Nitekim harbin başlangıcında Cenab-ı
Hakkın yardımı gelmedi, sıkıntılı anlar yaşandı. Sonra Rabbimiz merhamet etti,
nusret-i ilahi imdada yetişti.
Davud
aleyhisselâm dua ederken “Ya Rabbi! Evlatlarımdan birkaçının namaz
kılmadığı hiçbir gece yoktur ve oruç tutmadıkları hiçbir gün geçmemiştir” deyince
Allahü teala cevaben buyurdu ki:
“Ben
dilemeseydim, kuvvet ve imkân vermeseydim bunların hiçbiri yapılamazdı.”
Kibir, kendini başkasından üstün göstermek, ucub
ise kendini başkasından üstün bilmektir. Hiç kimsenin bulunmadığı bir yerde
insan ucub sahibi olabilir, fakat kendini büyük gösteremez kibirlenemez.
Kibir ve ucubdan kurtulmak için tevâzu
sahibi olmaya çalışmalıdır. Kavuştuğu nimetleri kendinden bilmeyen kurtulur.
Diyelim bir kimse güzeldir, yakışıklıdır. Bundan dolayı kendini beğenirse ucub
olur. Sahip olduğu güzelliği kendinden değil de Allahü teâlânın lütfu olduğunu
düşünürse ve şükrederse sevap kazanır.
Günahkârları beğenmemeli, fakat kendini
günahkârlardan üstün de görmemelidir. Kendini cennetlik, günahkârları
cehennemlik bilmemelidir...
Kibir ve ucbun ne büyük tehlike olduğunu İmam-ı
Gâzâli rahmetullahi aleyh "İhya-ul ulum" kitabında şu menkıbe ile
anlatıyor:
İsa
aleyhisselâm, bir havarisi ile yürümektedirler. Hırsızın biri onları uzaktan
görür, yaptıklarına pişman olur, bereketlenmek için peşleri sıra gelir.
Havari “bu da nereden çıktı şimdi” der, “aman bizden
uzak dursun da!..” Adımlarını hızlandırır, İsa aleyhisselâma yaklaşır.
Hırsız ise “ben bu mübareklerle birlikte
yürümeye lâyık değilim” deyip adımlarını yavaşlatır.
Allahü teala Hazret-i İsa’ya vahyeder:
“Onlara söyle! İkisinin de o ana kadar
yaptıklarını sildim. Kendini beğendiği için havarinin ibadetlerini mahvettim.
Kendini aşağı gördüğü için hırsızın günahlarını affettim. Şimdi ikisi de
yeniden başlasınlar.”