Aşûre gecesi ve günü hakkında...
27/08/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
Muharrem ayı Kur'ân-ı kerimde kıymet verilen "dört
aydan" biridir. Aşûre Günü ve Gecesi de bu ayın içinde en kıymetli
olanıdır...
Yarın "Aşûre Gecesi"ni; cumartesiye de "Aşûre Günü"nü idrak edeceğiz inşallah...
Muharrem ayı Kur'ân-ı kerimde kıymet verilen "dört aydan" biridir.
Aşûre Günü ve Gecesi de bu ayın içinde en kıymetli olanıdır.
Bu ayda "oruç tutmak" çok sevap kazandırır.
Hadis-i şerifte; bu ayda oruç tutmanın fazileti hakkında şöyle buyurulur:
"Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan
oruçtur. Farz namazlardan sonra da en faziletli namaz gece kılınan (teheccüd) namazdır."
Allahü teâlâ birçok duaları Aşûre Günü kabul buyurdu... Birçok
peygamberin ve mü'minlerin kurtuluşu bu mübarek güne rastlamıştır. Hazreti
Hüseyin radıyallahü anh bugün şehâdet şerbetini içerek Rabbine ve sevgili
dedesine kavuşmuştur.
Hazreti Hüseyin ve ağabeyi Hazreti Hasan radıyallahü anh, Medine-i
Münevverede dünyamızı şereflendirmişlerdir. Mübarek dedeleri başta olmak üzere
bütün sahabiler tarafından çok sevilmiş, takdir edilmiş ve el üstünde
tutulmuşlardır. İslâm dini uğrunda pek sıkıntı çekmemişlerdi. Bu da onların
derecelerinin Bilâl-i Habeşi (radıyallahü anh), Ammar bin Yasir (radıyallahü
anh) ve diğer imanları uğrunda "eza ve cefa"ya maruz
kalanların derecelerinden daha düşük olmasına sebep olacaktı...
Rabbimiz, buna razı olmadı. Onları çok sevdiğinden makamlarını yükseltmek
için ikisine de "şehâdet" rütbesini ihsan buyurdu.
Bu iki mübarek insanın "şehid" olmaları bizler
için musibet gibi görünse de onlar için büyük nimet olmuştur. Bizler hâlen bu
hadiseye üzülsek de, onlar dereceleri yükseldiği için kim bilir ne kadar
sevinmişlerdir.
***
Musa aleyhisselam bir yerden geçerken, daha önce tanıdığı bir adama
rastlar. Bakar ki; bu tanıdığı adamcağızı vahşi hayvanlar parçalamışlar. Bu
zavallının vücudunun bir kısmı yenmiş bir kısmı da o şekilde terk edilmişti.
Bunu gören Musa aleyhisselam taâccüb ederek;
"Ya Rabbi, ben bu kulunu tanırdım. Çok salih bir kimse olup seni de
çok severdi. Bu musibetin onun başına neden geldiğinin hikmetini merak
ediyorum" dedi.
Rabbimiz de buna karşı;
"Ya Musa doğrudur. Bu kulum bizim salih kullarımızdan biri olup, bizi
de çok severdi. Ancak, bizden çok yüksek makâmlar talep etmekteydi. Ne var ki;
amelleri ise o makamlara çıkmasına kâfi değildi. Biz ona bu musibeti, onun
istediği makamlara kavuşması için verdik" buyurarak bu
işin hikmetini açıklamıştır.
Böylece bizim gördüklerimizle, ilâhi maksat arasındaki fark anlaşılmış
oldu...
Bu vesileyle, Allahü tealadan, sıhhat ve âfiyet içinde, nice Aşûre günü ve gecelerine cümlemizi kavuşturmasını temenni ediyorum...