Müslümanın ölümü sonsuz hayattır!..

27/09/2020 Pazar Köşe yazarı V.T

Allahü teâlânın emirlerine uyan bir mümine, ölümden daha sevinçli bir şey olmaz.

 

Ebû Alî Hasen bin Ahmed hazretleri Hanbelî fıkıh, kıraat ve hadis âlimidir. 396 (1005)’de Bağdat'ta doğdu. Kâdî Ebû Ya'lâ el-Ferrâ gibi âlimlerden ilim tahsil etti. İcazet alarak çok talebe yetiştirdi. 471'de (m. 1079) Bağdat'ta vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Müminin rûhunun bedenden ayrılması, esîrin hapisten kurtulması gibidir. Mümin öldükten sonra bu dünyâya geri gelmek istemez. Yalnız şehîdler, dünyâya geri gelip, bir daha şehîd olmak ister. Dünyânın iyiliği gitti. Kederleri kaldı. Bundan dolayı ölüm, her Müslümân için hediyedir. Bir adamın dînini, ancak kabri korur. Müminlere yapılacak ikrâmlardan birincisi, ölümdeki sevinçtir. Mümini rahatlandıran, ancak Allahü teâlâya kavuşmaktır. Her mümine mevt, hayâtından daha iyidir. Bir kimsenin ölümünde hayır yok ise, hayâtında da hayır yoktur. Allahü teâlâya kavuşturduğu için, mevt sevilir. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrâîl “aleyhisselâm”, İbrâhîm aleyhisselâmdan rûhunu almak için izin isteyince, (Dost, dostun cânını alır mı?) dedi. Allahü teâlâ, Azrâîl “aleyhisselâm” ile haber gönderip, (Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?) buyurunca, (Yâ Rabbî! Rûhumu hemen al!) diye dua eyledi.

Allahü teâlânın emirlerine uyan bir mümine, ölümden dahâ sevinçli bir şey olmaz. Allahü teâlâya kavuşmayı seven mümin, mevti ister. Mevt, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Kavuşmak şevki, büyük ve yüksek derecedir. Bu dereceye yükselen mümin, mevtin gecikmesini istemez. Rabbine iştiyâkından dolayı, Ona kavuşmayı, Onu görmeyi sever. Cenneti seven ve ona hâzırlanan insan mevti sever. Çünki, mevt olmayınca, Cennete girilmez.

Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefeste belli olur. Bir insan, bu devlete kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu ânda, elbette sevinir. Saadet sâhibi ol kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!) der. Böyle kimseye, bundan dahâ şerefli bir gün yokdur.

Bu dünyâ bir konaktır. O cihâna bakınca zindândır. Bu geçici varlık, bir görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.) 

Dünyâ hayâtı, rüyâ gibidir. Mevt uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayât başlayacaktır. Müslümânın ölümü, hayâttır. Hem de, sonsuz hayat!