"Yâ Rabbî! Nefsimi bana musallat kılma"
28/09/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Ey nefsim! İsteklerini hiç unutmuyorsun, fakat kulluk vazîfelerini yapmaya hiç istekli değilsin..."
Avn bin Abdullah
hazretleri Tâbiîn devrinin evliyâsının meşhurlarındandır. Medîne'de doğdu.
Kûfe'ye hicret ederek orada yerleşti. 733 (H.115) senesinde orada vefât etti.
Eshâb-ı kirâmdan bazıları ile görüştü ve onlardan hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Avn bin Abdullah
hazretleri, hatâ ve günahlarını hatırlayıp ağlayarak pişmanlığını şöyle dile
getirmiştir:
"Vah! Yazık bana!
Bana ne oldu da ben, bu kadar hatâ ve günahı işledim. Hâlbuki ben o hatâyı
işlerken, Rabbimin nîmetleri içerisinde idim. Günahımın bir anlık lezzetine
aldandım. O lezzet gitti. Şimdi onun mesûliyeti kaldı. Kaybolmayacak, her şeyin
inceden inceye tesbit edildiği amel defterime yazıldı. Yazık bana! Allahü
teâlâdan utanmadan bu işi yaptım. Nefsime uydum. Bu nefs ne acâib düşman. Ben
hatâmı düzeltmeye çalışıyorum.O ise beni tekrar günâha çağırıyor. Ben ona
insafla, adâletle davranmak istiyorum, ama, nefsim bana insâf etmiyor. Devamlı
beni Rabbimin rızâsından çıkarmak için uğraşıyor. Benim helâkimi, dünyâ ve
âhiret saâdetimi çalmak istiyor...
Yâ Rabbî! Nefsimi bana
musallat kılma. Ona karşı beni yardımsız, yalnız bırakma. Nefsim bana acımıyor.
Bana sen merhamet eyle. Ondan beni muhâfaza eyle...
Yazık bana! Ölümden
nasıl kaçarım! Kaçsam bile o mutlakâ bana yetişecektir. Ben ölümü nasıl
unutabilirim? Ben unutsam bile, ölüm beni unutmaz. O beni tâkib ediyor...
Günahım o kadar çok ki, kalbimi yaraladı. Günahımın çokluğundan, ağlamaktan,
artık gözlerimden yaş da akmıyor. Gözlerime uyku girmiyor. Eğer, Rabbim bana
merhamet etmezse, hâlim nasıl olur, benim...
Vah bana! Hatâlarım
aklıma geldikçe, ben nasıl tembel otururum, Rabbime tövbe edip, rızâsını
kazanmaya çalışmam. Kıyâmet günü Rabbim beni temize çıkarmaz, yüzüme bakmazsa
vay benim hâlime. Bütün bu durumlardan, günâh ve hatâlarımdan Allahü teâlâya
sığınırım. Amel defterimin sol tarafımdan verilmesinden veya onu arkamda
görmekten, Rabbim muhâfaza eylesin. Yüzüm simsiyah olursa, yazık bana. Rabbimin
huzûruna ben nasıl çıkarım! Gözüm, ayağım, elim ve her şeyim benim
hakkımda şâhittirler. Günahlarımı hatırlamam, bana her şeyi unutturuyor.
Ey nefsim! İsteklerini
hiç unutmuyorsun, fakat kulluk vazîfelerini yapmaya hiç istekli değilsin...
Ey nefsim! Hesâba çekileceğin kıyâmet gününde hâlinin ne olacağından hiç korkmuyorsun. Geçici olanı, ebedî ve sonsuz nimetlere tercih ediyorsun."