Kabristanda namaz kılmak nehyolundu!
05/05/2021 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Necâset bulunan yerlerde, meselâ kabristanda ve hamamda namaz kılmak
mekruhtur."
Molla Abdülkerim Efendi Osmanlı müftülerindendir. Edirne’de Ali Tûsî'den ve
Sinan Acemî'den ders aldı, tahsilini tamamladıktan sonra müderrislik,
İstanbul'un fethinin ardından kadıaskerlik, İstanbul müftülüğü yaptı. 895 (m.
1489)’da vefat etti. Buyurdu ki:
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabir yanında hazır
oldukları vakit, (Dünya ve âhiret selâmeti, Müslümanlardan ve müminlerden bu
kabirde bulunanların üzerine olsun. Biz inşâallah size lâhık oluruz
[kavuşuruz]. Siz bizden evvel göçtünüz. Biz de, size tâbi olup, sonradan
varırız. Yâ Rabbî! Bizi ve bunları mağfiret et ve affınla günahlarımızdan geç)
buyururdu. Peygamber efendimiz mübârek zevcelerine de kabir ziyâretinde bu
kelâmı (duâyı) söylemelerini emrederdi.
Sâlih-i Müzenî buyurdu ki: Bazı ulemâdan (Kabristanda namaz kılmak
niçin nehyolundu?) diye suâl eyledim. Bunun hakkında hadis-i şerif vârid oldu
diye haber verdiler. (Siz kabirler arasında namaz kılmayınız. Zîrâ bu, nihâyeti
olmayan hasrettir.) Yâni pişman olursunuz hadis-i şerifini okudular. Bunun
içindir ki, necâset bulunan yerlerde, meselâ kabristanda ve hamamda namaz
kılmak mekruhtur.
Bir zâttan rivayet olundu. Dedi ki: Bir gün kabirler arasında namaza
durdum. Güneşin sıcaklığı pek şiddetli idi. Hemen pederime benzer bir şahsı kabrinin
üzerinde oturur gördüm. Korkarak namazın secdesini noksan ettim. İşittim ki,
(Yeryüzünün genişliği sana dar geldi de, burayı mı buldun? Namazınla bir zaman,
bize ezâ edersin) dedi.
Resûlullah bir yetîme rast geldi. Babasının kabri başında, yüksek sesle
ağlıyordu. O yetîme merhamet ederek, kendileri dahi ağladılar. Buyurdular
ki: (Ölü elbette yakınlarının bağırarak ağlaması sebebi ile azâb olunur.
Yâni hüzün ve fenalık gelir.)
Nice ölü vardır ki, rüyâda görülüp, suâl eden kimseye, hâlim pek fenadır.
Filan ve filandan eziyet görüyorum. Onların çok ağlayıp, feryâd ve figânı bana
ezâ ediyor diye, haber verdiği vâkidir.
Resûlullah efendimiz (Sizlerden biriniz dünyada bildiğiniz bir ölmüş
kimsenin kabrine uğrayıp da, selâm verince, o mümin sizi tanır ve selâmınıza
cevap verir) buyurdu.
Yine bunun gibi, Peygamberimiz bir cenâze defninden geldi ve (Ölü, ayakların sesini işitir ve işitirim işitirim diyerek üzüldüğünü bildirir) buyurdu.