"Yâ Rabbî! Şifâ ver bu çocuğa"
30/11/2023 Perşembe Köşe yazarı A.U
İstanbul’da yetişen velîlerden Abdülehad
Nûrî hazretleri zamânında bir kadı, yâni hâkim vardı.
Evi, bu velînin evinin yanındaydı.
Ve onu çok seviyordu.
Bir gün nefes nefese geldi bu zâta:
“Hocam duânıza muhtâcız.”
“Hayrola,
ne oldu?”
“Oğlumuz tâuna yakalandı. Duâ edin de kurtulsun.”
Büyük velî;
“Ben âciz
bir kulum. Allahın dediği olur” buyurdu.
Sonra el kaldırıp;
“Yâ
Rabbî! Hastalığı da veren sensin, şifâyı da. Şifâ ver bu çocuğa” diye duâ
etti.
Sonra buyurdu ki:
“Oğlunuz
iyileşti.”
Kadı Efendi şaşırdı!
“İyileşti mi efendim?”
“Evet,
evde dolaşıyor.”
Kadı, sevinçle koştu evine.
Gördü ki, oğlu iyileşmiş.
Şükretti Rabbine...
● ● ●
Bir talebesi de çalışıp kadı oldu.
Tâyin ettiler onu bir yere. Oraya gitmek için bindi gemiye.
Sonra bir fırtına, bir rüzgâr.
Ne yapacağını şaşırdı insanlar.
Feryat figan sesleri sardı gemiyi.
O sırada yetişti büyük velî.
“Ey
insanlar! Deniz de bir mahlûktur, emredileni yapar” buyurdu.
Sonra kalktı.
Ve nidâ etti ki:
“Ey
fırtına, ey rüzgâr! Sakin olun ki, kurtulsun insanlar.”
O anda durdu rüzgâr.
Kurtuldu yolcular...