''Sen, kendini övdüğün gibisin Allahım...”
07/03/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Allahım, senin cezalarından, senin affına sığınırım. Allahım, ne kadar
uğraşsam seni övmeye gücüm yetmez...''
İbn-i Cerîr Taberî hazretleri tefsîr, kırâat, hadîs ve Şafiî
fıkıh âlimdir. 224 (m. 839)’de İran’daki Taberistan’da Amul şehrinde
doğdu. 310 (m. 923)’da Bağdâd’da vefat etti. Naklettiği hadis-i
şeriflerden bazıları:
Hazreti Ali (radıyallahü anh) anlatır: Çok hastaydım. Resûlullah
efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) huzuruna geldim. Beni kendi yerine
oturttu. Dua ederek ayağa kalktı. Elbisesinin bir tarafını üzerime attı. Sonra
da, “İbn-i Ebî Tâlib! Bir şeyin yok, iyi oldun, kendim için istediğim her
şeyi, senin için de istedim. Allah her istediğimi verdi. Ancak, bana, senden
sonra Peygamber gelmeyecek dendi” buyurdu. Kalktığımda kendimi o kadar iyi
hissettim ki, sanki biraz önce hasta olan ben değildim.
Yine Hazreti Ali rivayet etti: Resûlullah efendimiz yatağında şöyle dua
ederdi: “Allahım, ben, idaren dışına çıkamayan bütün hayvanların
şerrinden, senin kerim olan cemaline, hükmüne ve ilmine sığınırım. Allahım,
günahkârı da, borçluyu da sen meydana çıkarırsın. Allahım, sen ordunu hezimete
uğratmazsın. Vaadinden dönmezsin. Senin kuvvetinin yerini hiçbir kuvvet
tutamaz. Seni tesbih ederim, Allahım, sana hamd ederim.”
Yine Hazreti Ali rivayet etti: Bir gece Resûlullah efendimizin yanında
kaldım. Namazı bitirip, yatağa girdiğinde şöyle dua ettiğini
duydum: “Allahım, senin cezalarından, senin affına sığınırım. Allahım, ne
kadar uğraşsam seni övmeye gücüm yetmez. Sen, kendini övdüğün gibisin.”
Ebû Sa’îd (radıyallahü anh) anlatır: Çoluk-çocuk açlıktan muzdarip olduk.
Resûlullah efendimize gidip bir şeyler istemeye karar verdim. Huzurlarına
varınca ilk olarak şu mübarek sözlerini duydum:
“Kimin gözü tok olursa, Allah onu zengin kılar. Kim iffetli olursa, Allahü
teâlâ onun mükafatını verir. Kim de bizden bir şey isterse, eğer bulabilirsek
hiç esirgemeyiz.”
Bunları duyunca, hiçbir şey istemeden huzurundan ayrıldım. Çok geçmeden
durumumuz düzeldi. Ümmü Seleme (radıyallahü anha) anlatır. Sahabeden bir zât,
Resûlullah efendimizin evinin yanında hapşırıp “Elhamdülillah” deyince,
Resûlullah efendimiz ona “Yerhamükellah” buyurdular. Sonra bir
başkası daha hapşırıp, “Âlemlerin Rabbi olan Allaha bol bol hamd ve şükür
olsun” deyince de, Resûlullah efendimiz “Bu, ötekinden ondokuz misli fazla
sevap aldı” buyurdu.