Halisane yapılan dua kaza ve belayı defeder
01/03/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Dua müminin silahı, dinin direğidir”
ve “Dua ibadetin özüdür. Dua yetmiş türlü kazayı önler. Ömrün bereketini
artırır.”
Dua, Allahü tealaya yalvararak muradını istemektir. Allahü teala, dua eden Müslümanı
sever. Dua, gelmiş olan dertleri belaları giderir. Gelecek olanların da
gelmesine mani olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Dua müminin silahı,
dinin direğidir” ve “Dua ibadetin özüdür. Dua yetmiş türlü kazayı önler.
Ömrün bereketini artırır.”
İslam âlimlerinin ve evliyanın büyüklerinden İmam-ı Rabbanî hazretleri
de “Dua, kazayı belayı defeder.” buyurmuştur. Duanın belayı önlemesi de
kaza ve kaderdendir. Takdirde dua varsa elbette yapılır. Allahü teala, her şeyi
sebep ile yaratmaktadır. Zararları, dertleri defetmek için ve faydalı şeyleri
vermek için de, dua etmeyi sebep kılmıştır.
Dua, halis niyet ve halis kalp ile şartlarına uygun yapılmalıdır.
Abbasiler zamanında Horasan ilinin Abdullah bin Tahir adında adil bir
valisi vardı. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamışlardı. Hırsızlardan biri
kaçmıştı. Hiratlı bir demirci, Nişâpur’a gitmişti. Bir zaman sonra, evine
dönerken, onu kaçan hırsız zannedip yakaladılar. Hırsızlarla beraber, Vali’ye
çıkardılar. Vali “hepsini hapsedin!” dedi. Demirci, hapishanede abdest alıp
namaz kıldı. "Ya Rabbi! Günahım olmadığını, ancak sen biliyorsun. Beni bu
zindandan, ancak sen kurtarırsın. Ya Rabbi! Beni kurtar!" diye dua
etti. Vali o gece, rüyada, dört kuvvetli kimsenin gelip, tahtını, tersine
çevirecekleri vakit uyandı. Hemen abdest alıp, iki rekat namaz kıldı. Tekrar
uyudu. Tekrar, aynı rüyayı gördü ve uyandı. Kendisinde, bir mazlumun ahı
bulunduğunu anladı.
Hemen o gece, hapishane müdürünü çağırıp “Bir mazlum kalmış mı?” dedi.
Müdür “Bunu bilemem. Yalnız, biri namaz kılıp, çok dua ediyor. Gözyaşları
döküyor” deyince, onu getirtti. Hâlini sorup anladı. Özür dileyip “Hakkını
helal et ve bin gümüş hediyemi kabul et ve herhangi bir arzun olunca bana gel!”
diye rica etti. Demirci “Hakkımı helal ettim ve hediyeni kabul ettim. Fakat
işimi, dileğimi senden istemeye gelemem” dedi. Niçin, deyince “Çünkü benim gibi
bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çeviren
sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına götürmem kulluğa yakışır mı?
Namazlardan sonra ettiğim dualarla, beni nice sıkıntıdan kurtardı. Nice
muradıma kavuşturdu. Nasıl olur da, başkasına sığınırım? Rabbim, nihâyeti
olmayan rahmet hazinesinin kapısını açmış, sonsuz ihsan sofrasını, herkese
yaymış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de, vermedi? İstemesini
bilmezsen alamazsın. Huzuruna edeple çıkmazsan, rahmetine kavuşamazsın.