Müslümanın ölümü sonsuz hayattır!..
01/07/2020 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Ölmek, yok olmak değildir, ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesidir.
Ebû Bekr Havlânî hazretleri Mâliki mezhebi fıkıh âlimidir. Tunus’ta
Kayrevan'da doğdu. Mısır’a giderek zamanın meşhur fıkıh âlimlerinlerinden ilim
tahsil etti. Memleketine dönüp çok talebe yetiştirdi. 432 (m. 1041)’de
Kayrevan'da vefat etti. Buyurdu ki:
Ölmek, yok olmak değildir, ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesidir.
Rûhun, bedenden ayrılmasıdır. Bir evden, bir eve göç etmektir. Ömer bin
Abdül’azîz “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki: (Sizler, ancak ebediyet,
sonsuzluk için yaratıldınız! Lâkin bir evden, bir eve göç edersiniz!)
Mevt (ölüm) mümine hediyedir, nimettir. Günâhı olanlara musîbettir.
Fakîrlere rahat, zenginlere azaptır. Müminin rûhunun bedenden ayrılması, esîrin
hapisten kurtulması gibidir. Mümin öldükten sonra, bu dünyâya geri gelmek
istemez. Yalnız şehitler, dünyâya geri gelip, bir daha şehit olmak
ister...
Dünyânın iyiliği gitti. Kederleri kaldı. Bundan dolayı ölüm, her Müslüman
için hediyedir. Bir adamın dînini, ancak kabri korur. Müminlere yapılacak
ikrâmlardan birincisi, ölümdeki sevinçtir. Mümini rahatlatan, ancak Allahü
teâlâya kavuşmakdır. Her mümine mevt, hayâtından dahâ iyidir. Allahü teâlânın
emirlerine uyan bir mümine, ölümden dahâ sevinçli bir şey olmaz. Allahü teâlâya
kavuşmayı seven mümin, mevti (ölümü) ister. Mevt, dostu dosta kavuşturan bir
köprüdür. Kavuşmak şevki, büyük ve yüksek derecedir. Bu dereceye yükselen
mümin, mevtin gecikmesini istemez. Rabbine iştiyâkından dolayı, Ona kavuşmayı,
Onu görmeyi sever. Cenneti seven ve ona hâzırlanan insan mevti sever. Çünkü
mevt olmayınca, Cennete girilmez.
Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefeste belli olur. Bir insan, bu devlete
kavuşunca, Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu ânda, elbette sevinir. Saadet
sâhibi şu kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne
gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun!) der. Böyle
kimseye, bundan daha şerefli bir gün yoktur...
Bu dünyâ bir konaktır. O cihâna bakınca zindandır. Bu geçici varlık, bir
görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadîs-i
şerîfte buyuruldu ki: (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.)
Dünyâ hayâtı, rüyâ gibidir. Mevt uyandırıp, rüyâ bitecek, hakîkî hayat başlayacaktır. Müslümanın ölümü, hayattır. Hem de, sonsuz hayat!