"Tasavvuf, halk içinde Hak ile olmaktır..."
30/07/2023 Pazar Köşe yazarı V.T
Ebû Amr Osman bin Merzûk hazretleri evliyânın büyüklerindendir.
Mısır'da doğdu. 1168 (H.564) târihinde Mısır'da vefât etti. Mâlikî mezhebi
müftîsiydi. Mısır'da yetişip ilim ve edeb öğrendi. Güzel hâllere kavuştu. Çok
kerâmetleri görüldü; Bir gün Mısır'da Osman Kureşî hazretlerinin yanına iki
kişi geldi. Birisi Arapçayı biliyor, diğeri de hiç bilmiyordu. Birbirlerinin
sözlerini hiç anlamazlardı. Arapça bilen; "Ne olsaydı da ben de Fârisî
dilini bilseydim" derdi. Acem de; "Ben de bir Arabî
biliverseydim" derdi... Bu ikisi Osman Kureşî hazretlerinin dergâhında
gecelediler. Sabah Şeyh hazretlerinin huzûruna çıktılar. Arabî bilen Fârisî
ile, Fârisî bilen Arabî ile konuşmaya başlayıverdi. Arabî bilen; "Bu gece
ben rüyâmda İbrâhim aleyhisselâmı gördüm. Yanında Osman Kureşî hazretleri
vardı. İbrâhim aleyhisselâm, Şeyh Osman'a hitâben; (Bu kişi Fârisî dili bilmek
istiyor. Ona tâlim eylersiniz) diye emretti. O da bana nazar edip ağzıma
eliyle dokundu. Uyandığımda Fârisî konuşur oldum" dedi. Diğeri bunu
duyunca; "Ben de bu gece bir rüyâ gördüm. Peygamber efendimiz hazretleri
ve yanında Osman Kureşî hazretleri vardı. O zaman Efendimiz, Şeyh Osman
hazretlerine emredip Arabî öğretmesini bildirdiler. O da eliyle ağzıma dokundu.
Kalktığımda çok rahat Arabî lisânını konuşur oldum" dedi.
Hikmetli sözleri de pekçoktur. Sevdiklerine sık sık;
"Nefsini bilene, insanların övmesi zarar vermez. Kendini bilmeyip de
insanların medhetmesine kapılanların vay hâline!.." buyururdu.
Kendisine; "Tasavvuf nedir?" dediler. Bunun üzerine o;
"Tasavvuf, halk içinde Hak ile olmaktır. İnsan, sâhibini bir an
unutmamalıdır. Allahü teâlâyı bir an kalpten çıkarmak (unutmak), büyük bir
felâkettir. Yüksek bir yerden düşmektir" buyurdu. Yine ona; "Hakîki
kul kime denir?" dediler. O; "Hakîkî kul, Mevlâsı hâriç, her şeyden
ümidini kesendir" buyurdu. Kimlerden sakınalım diye sorduklarında;
"İşi karışık kimselerle düşüp kalkanın, hâli de karışık olur"
buyurdu.
Talebelerine nasîhati şöyle oldu: "Bu yola girenin,
her şeyden önce bu yolun edebini öğrenmesi lâzımdır. Hiçbir edepsiz vâsıl-ı
ilallah olamamış, Allahü teâlâya kavuşamamıştır. Allahü teâlânın zâtında ve
sıfatlarında mârifet sâhibi olmak isteyenin, basîret sâhibi olması lâzımdır.
Zerreden Arş'a kadar bütün mahlûkât, Allahü teâlânın ezelî varlığının bir
delîlidir. İbret nazarıyla bakanlar, O'nun varlığını, birliğini, kudret ve
azametini ancak basîreti kadar görebilirler."