"Benim elimde olsa affederim!"
08/08/2023 Salı Köşe yazarı A.U
Mevlânâ Hâlid-i
Bağdâdî hazretleri, talebelerinden Abdülvehhâb Sûsî’yi İstanbul’a gönderdi.
Orada devlet büyüklerinden gördüğü iltifat karşısında kibir ve gurura kapılınca
talebelikten tardedildi.
O da Bağdat’a döndü.
Şeyh Yahyâ’ya geldi.
Ve elini öpüp yeniden
talebeliğe kabulü için Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine ricâ etmesini istedi.
Yahyâ Mezûrî;
“Bir arz edeyim” dedi.
Ve hocasına arz etti.
Mevlânâ Hâlid
hazretleri “İş benden çıktı. Silsile-i aliyye büyüklerinin hepsi onu
tardettiler” buyurdu.
Şeyh Yahyâ sordu:
“Çâre yok mu hocam?”
“Ancak sakalını tıraş
eder, yüzünü kara edip bir merkebe ters biner, sokak ve pazarda bu hâlle
kendisini teşhir ederse o zaman belki velîlerin ruhları onu affederler.”
Şeyh Yahyâ;
“Efendim, Abdülvehhâb
bunu yapamaz. İzin verin, onun adına ben yapayım” diye arz etti.
Büyük velî dinledi.
Ve çok duygulanıp
Yahyâ Mezûrî'ye sarılarak bir müddet ağladılar! Sonra kalkıp namaza durdular.
Yahyâ Mezûrî kalktı.
Abdülvehhâb’a gidip;
“Kimseyi kötüleme!
Ancak kendi nefsini kötüle!” buyurdu.
Abdülvehhâb anladı.
Hüsrânla ayrılıp
gitti.
Şeyh Yahyâ Mezûrî,
sohbetlerinde sık sık “Ölümü bir tabağa koyup çarşıda satsalardı,
âhiret ehli olanlar, başka bir şeye para vermez, onu satın alırlardı” diye
söylerdi...