"Dünyanın bekâsı yok halkın da vefâsı yok!"
02/07/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
"Gönlünü dünyaya bağlama, çünkü dünyanın bekâsı yoktur. Gönlünü halka
da bağlama halkın da vefâsı yoktur..."
İnsanoğlu zayıf yaratılmıştır. Dünyaya geldiğinden beri içine düştüğü
sıkıntılardan, maruz kaldığı belalardan kendisini koruyacak bir güç, bir sığınak
aramıştır. Bir yerden medet ummaya kendisini mecbur hissetmiştir. Ezelden beri
onu titreten, korkutan "Ölüm muamması"nı ve buna karşı
içine düştüğü ümitsizlik karanlığından kurtulmak için çare aramış durmuştur.
Bunun içindir ki; tarihte hiçbir kavim ve kabile yoktur ki, bir
ma'budu olmasın!..
En ilkel topluluklarda bile, tapındıkları "tanrı"ları
vardı. Kimi ağaçtan, kimi taştan kendi elleri ile yaptıkları ve şekil
verdikleri putlara tapıyor ve onlardan medet umuyorlardı. Hâlbuki,
kendileri de çok iyi biliyorlardı ki; duymayan anlamayan, iyiliği veya kötülüğü
dokunma ihtimali olmayan bu cansız varlıklardan hiçbir hayır gelmezdi.
İçgüdülerini tatmin ve tapma ihtiyaçlarını giderebilmek için bu yolu
seçmişlerdi.
Bazı insanlar da Güneş'e, Ay'a, yıldızlara, bazı hayvanlara ve ateşe
taparak kendilerini avutuyorlardı. Ne gariptir ki, hâlâ bunlara tapanlar
mevcuttur ve sayıları da az değildir...
Rabbimiz bizim acizliğimizi bildiği için, bize doğru yolu gösteren
Peygamberler ve kitaplar gönderdi. Böylece, bizi sahte ve yalancı
mabutlardan kurtarıp, gerçek mabuda (kendisine) kavuşturdu. Bundan dolayı ne
kadar hamd etsek yine de azdır.
Nimetlerin en büyüğü, iki cihan saadetine vesile olan iman nimetine
kavuşmuş bulunuyoruz.
İnsanlar, çağımızda kendisine başka ilâhlar edinmiş, onlara tapmakla
ömürlerini heba etmektedirler. Bu yeni ilâhlar; para, makam, mevki; şan,
şöhret ve buna benzer şeylerdir.
Bir insan, makamını ilâh kabul eder ve ona taparsa, makamı da onu köle
hâline getirir. Makam elde etmek veya makamını muhafaza edebilmek için yapamayacağı
fedakârlık yoktur, her şeyini feda etmeye ve her türlü zillete katlanmaya
hazırdır.
Bu kadar çok değer verdiği dünya saltanatı ele geçse bile birkaç günlüktür.
Belli bir müddet sonra ne hayat kalır ne de saltanat... Dünya makamı,
parası, şan ve şöhreti kabrin kapısına kadardır. Değer mi onu gaye edinmeye?
İbrahim aleyhisselam gibi "Ben batan şeyleri sevmem" demeli
ve kalıcı saltanata talip olmalıyız.
Sadi-yi Şirazi buyuruyor ki: "Gönlünü dünyaya bağlama, çünkü dünyanın bekâsı yoktur. Gönlünü halka da bağlama halkın da vefâsı yoktur. Gönlünü Rabbine bağla, O'na güven, bir kul için Rabbinden daha hayırlısı yoktur."