Kâfirle de helalleşmek gerekir!
02/11/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Zimmîye zulmetmek,
Müslümâna zulmetmekten daha kötüdür. Hayvânlara işkence, zimmîye işkenceden
daha kötüdür.
Kul hakkını, Allahü
teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günâhların affı güç ve
azâbları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sâhibleri ile
helâlleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvân hakkı
bulunanı, Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezâlarını
çekeceklerdir. (Hadîka)
Üzerinde kul hakkı
bulunanların ibâdetleri kabûl olmaz, Cennete giremezler. Gönülleri alınmazsa
âhırette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, Müslümânın hakkından
kurtulmaktan daha zordur. Gayr-i müslimlerin mâllarına, cânlarına saldırmak
câiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da câiz değil,
harâmdır. (Reddül-Muhtâr)
Bir kimseden haksız
olarak alınan bir kuruşu, sâhibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat
daha sevâbdır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptıkları ibâdetleri yapsa, fakat,
üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete
giremez. (Mektûbât-ı Rabbâniyye, c. 2, m. 66, 87]
Zimmîye [yani gayr-i
müslim vatandaşa] zulmetmek, Müslümâna zulmetmekten daha kötüdür. Hayvânlara
işkence, zimmîye işkenceden daha kötüdür. Zimmîyi üzmemek için selâmlaşmak ve
tokalaşmak câiz olur. Açıkça günâh işleyen fâsıka selâm vermek de böyle
câizdir. (ed-Dürrül-muhtâr)
Hiçbir Müslümânın,
yanlış hareketlerle İslâm’a gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslümân, İslâm’ın
güzel ahlâkı ile süslenmeli, Allahü teâlâya karşı günâh, kânûnlara karşı da suç
işlemekten sakınmalıdır. Müslümân, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli,
suç işlememelidir. Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence
yapmamalıdır. Müslümânlığın güzel ahlâkını, şerefini, her yerde herkese göstermeli,
her milletin İslâm dînine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır.
Yabancı bir ilim
adamı, İslâmiyet’i inceleyip Müslümân olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince,
oralardaki Müslümânların yanlış hareketlerini görüyor. “İyi ki sizleri
görmeden Müslümân oldum. Hayâtınızı inceleseydim, Müslümân olamazdım” diyor.
Ne kadar mühim bir teşhîs.
Müslümân olsun, kâfir
olsun, nerede olursa olsun, hiçbir insanın mâlına, cânına ve ırzına, nâmûsuna
dokunmak câiz değildir. Kâfir turistler, muâmelâtta, Müslümânların hak ve
hürriyetlerine mâliktirler. Kendi dînlerinin îcaplarını yapmakta, ibâdetlerini
yapmakta serbesttirler. İslâmiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.
Bir kimseyi bir şeye
inandırmak isteyenin önce kendisinin ona inanması şarttır. Mümin, inandığını
anlatmakta zorluk çekmez. İslâm dini kadar, açık ve mantıkî hiçbir dîn yoktur.
Savaş hâli hâriç,
kâfirleri öldürmek de harâmdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Zimmîyi öldürene,
Cennet harâmdır.” [Ebû Dâvûd]
“Zimmîyi öldüren,
Cennetin kokusunu alamaz.” [Hadîka]
“Arkadaşını öldüren, ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir olsa da yine böyledir.” [Hadîka]