"Hangi güzel yüzdür ki…"
03/03/2025 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, İmâm-ı
âzam hazretlerinin talebesi olup, kabr-i şerîfi Bağdat'tadır.
Kanaat
ehli olup çok ibâdet yapardı.
Para
ve dünyâ malı hiç yoktu gönlünde.
Haram
ve şüphelilerden kaçınır, gece gündüz Rabbine ibâdete sarılırdı.
● ● ●
Gençliğinde
bir kadından; “Hangi güzel yüzdür ki, toprak olmadı./Hangi tatlı gözdür
ki, yere akmadı” beytini işitince duygulandı.
Ve
çok da ağladı!
Doğruca
İmâm-ı âzam hazretlerinin huzûruna vardı. Ve işittiği bu beyti arz edip;
“Efendim, ben şimdi ne yapayım?” diye sordu.
Hazret-i
İmâm;
“Önce
İslâmiyeti öğren” buyurdu.
Onun
emriyle bütün ilmihâl bilgilerini öğrendi. Yirmi sene Hazret-i İmâm'ın dersine
devam etti.
“Zâhirî
ilimler”de mütehassıs oldu.
İslâm’a
öyle kuvvetli sarıldı ki, hayâtı örnek oldu çok insana.
Sonraları
“uzleti” tercîh etti. Ancak İmâm-ı âzam hazretleri bunu haber alınca,
kendisine;
“İnsanlar
arasına gir. Talebe kardeşlerinin arasına gel, fakat hiç konuşma, sâdece
dersine çalış” buyurdu.
Hazret-i
Dâvud da;
“Peki
efendim” dedi.
Ve
bir sene müddetle hiç konuşmadı.
İmâm-ı âzam hazretlerinin emrine uyunca, mânevî derecesi de
kat kat yükseldi.
