Din adamının sapıtmasının alameti
03/11/2021 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Bazı kimseler, din
ilimlerini, mala yahut bir makama kavuşmak için öğrenmişlerdir!
Sual: Bir kimsenin din
ilimlerini tahsil ettiği hâlde, yanlış yollara sapmasının, hatta hainlik
etmesinin ne gibi alametleri vardır?
Cevap: Konu ile alakalı
olarak Muhammed bin Fadl Belhî hazretleri buyuruyor ki:
“İslamiyet nurlarının
kalblerden ayrılıp, kalblerin kararmasına dört şey sebep oldu. Bildikleri ile
amel etmemek. Bilmeyerek yapmak. Bilmediklerini öğrenmemek. Başkalarının
öğrenmelerine mâni olmak.”
Önceki devirlerde ve
zamanımızda bazı kimseler, din ilimlerini, ilim adamı tanınmak veya mala yahut
bir makama kavuşmak için öğrenmişlerdir. Din adamı olmayı, geçime ve siyasete
vasıta yapmışlardır. Bunlar, din ilimlerini amel etmek için öğrenmiyorlardı.
İsimleri din adamıdır, gittikleri yol ise, cahillerin yoludur. Allah rahimdir,
affı sever diyerek, büyük günah işliyorlar. Akıllarına, keyiflerine göre
hareket ediyorlar. Başkalarının da böyle yapmalarını istiyorlar. Kendilerine
uymayan hakiki Müslümanları kötülüyorlar. Kendilerinin, doğru yolda
olduklarını, huzura kavuşacaklarını zan ediyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarından derlenmiş olan doğru kitapları okumuyorlar, çocuklarına da
okutmuyorlar. İçleri kötü, sözleri yaldızlı ve yalandır. Her gün başka şekle
girerler. İnsanların yüzlerine gülerler, arkalarından kötülerler. Bidat
karışmamış olan doğru kitapların okunmasına mâni olurlar. Bu kitapları
okumayın, bozuktur derler. Bunları neşredenleri ve okuyanları tehdit ederler.
Mezhebsizlerin zararlı kitaplarını, yaldızlı reklamlarla överler. İslamiyet
bilgilerine hakaret ederler. Kısa akılları ile yazdıkları şeyleri ilim ve fen
diyerek gençlerin önüne sürerler. Hâlbuki, İslam âlimleri ve tasavvuf
büyükleri hep İslamiyete yapışmışlardır. Bunun neticesi olarak, yüksek
derecelere kavuşmuşlar ve insanlara faydalı olmuşlardır. Bunlara dil
uzatanların din cahili oldukları anlaşılır. Bu cahillerin yaldızlı sözlerine
aldanmamalıdır. Bunlar, din hırsızlarıdır. Saadet yolunu kesici zındık veya
mezhepsizdirler.
Sual: Suyun içine
kavun, karpuz kabuğu gibi çeşitli yiyecek artıkları düşse, bu su ile abdest
alınır mı?
Cevap: Konu ile alakalı
olarak Kudûrî şerhinde deniyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”